Toplu Sözleşmeyi Anlattı: Neden İmzaladık, Neden İmzalamadık, Hakeme Gidecek Miyiz?

8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde, hizmet kollarında uzlaşma, genelde ise uzlaşmazlıkla hakem aşamasına geçildi. İlk bakışta çelişki gibi duran bazı kararlarımız, 4688 Sayılı yasadan kaynaklanıyor.

Toplu Sözleşmeyi Anlattı: Neden İmzaladık, Neden İmzalamadık, Hakeme Gidecek Miyiz?

8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde, hizmet kollarında uzlaşma, genelde ise uzlaşmazlıkla hakem aşamasına geçildi. İlk bakışta çelişki gibi duran bazı kararlarımız, 4688 Sayılı yasadan kaynaklanıyor. Sendikal mücadele gibi karmaşık bir alanda, bilgi kaynağı sadece sosyal medya olanlardan, sırtında küfe taşıyanları anlamasını beklemek ne kadar beyhude bir uğraş olsa da insaf ehli olanlar için tarihe not düşelim. Uzlaşılarak imza altına alınan ve kazanıma dönüşen bütün maddeler, masada İKİ (rakamla 2) yıllığına imzalanır. İki yıl sonra bu kazanımların devamı için tekrar müzakere edilmek ve imzalanmak mecburiyeti vardır. Biz bu kazanımları, çoğunlukla revize ederek geliştirmeye çalışırız. Yeni kazanımların da eklenmesi ile elimizde, her iki yılda bir yenilenen ve gelişen, birikerek çoğalan ve onlarca başlıktan oluşan bir liste oluşur. Masadaki ilk önceliğimiz bu talepleri korumak, sağlama almaktır. Madem bu kadar itirazınız var ve kızgınsınız, sert bir süreç yönetiyorsunuz, o zaman neden imzalıyorsunuz sorusunun cevabı umarım anlaşılmıştır. Bir de unutulmasın, biz kamuoyu önünde bir pazarlık yapıyoruz. Her iki taraf da elindeki kozları ile kurtlar sofrası masaya oturuyor. Sonunda imza altına aldığınız kazanımlar, soframıza ekmek, çocuğumuza gelecek oluyor. Günün sonunda hesabı biz veriyoruz. Gelelim hep kızdığımız ve hiç affetmediğimiz hakeme. Mevcut şartlarda hakemle kavgamız hiç bitmeyecek. Hakem süreci de benzer dinamiklerle yürüyor. Aslında biz, bir ay boyunca bir kanun yapmaya çalışıyoruz. Yetersiz de olsa kanunla düzenlenmiş, ilk gün takvime bağlanmış, hukuki bir süreç işliyor ve bir şekilde tamamlanması gerekiyor. Ya masada atılacak imzalarla ya da hakem kararının ardından resmi gazetede yayınlanarak uygulamaya geçilebiliyor. Hakemlik müessesesinin doğası gereği; talep eden, talebi karşılanmayan, haksızlığa uğrayan hakeme sığınır. Daha önceki deneyimlerimiz, ülkemizde sığınılacak bir hakem olmadığını bize öğrettiği için, hükümet açısından hukuki sürecin tamamlanma mecburiyetini de dikkate alarak, bu sefer hakeme gitmemeyi tartışıyoruz. Bu bir tavır almaktır, tepkidir, bir probleme dikkat çekmektir, konuyu tartışmaya açmaktır. Yapmayalım mı? Biz yöneticilerin tecrübesini, hukukçularımızın bilgisiyle birleştirip bir karara varacağız. Yine önceliğimiz, sırtımızdaki küfeyle altı milyon insanımız olacaktır. Mesele açığa kavuştuğuna göre, bize emanet edilen bir milyon yüz bin üyemize olan sorumluluğumuzu da dikkate alarak, buradan bir cevap hakkımızı kullanalım isterim. Kendini merdiven altına bağlamış olmanın verdiği konforla; sorumsuzluğuna, cahilliğine ve kamuoyunda oluşan “at hırsızı” imajına yaslanarak, her fırsatta bize kamuoyu önünde en ağır hakaretleri yapan, sosyal medyasını lağım çukuruna çeviren, sendikacılığın yüzkarasına sesleniyorum; itham ettiğin bütün ne varsa sana iade ediyoruz. Hukukçularımız bugün sizinle yakından ilgilenecektir. Eğer cezai ehliyetiniz yoksa belgenizi hazırlayın, bu sefer, delidir ne yapsa yeridir denilecek sınırı fazlasıyla aştınız. Üyelerimiz başta olmak üzere, emeklisi çalışanı ile masadan etkilenen altı milyon insanımız rahat olsun. Sizler adına ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmiyoruz. Bütün hassasiyetleri taşıyarak, büyük bir sorumluluk bilinciyle, var gücümüzle, gerektiğinde risk alarak çalışıyoruz. Bizi takip edin, bize ulaşın. Risk alarak imza atarken de tavır alıp imza atmazken de önceliğimiz tamamen sizlerin yararınıza olan mecburiyetlerimiz ve önceliklerimizdir. Bu süreçte, sesimizi size ulaştırmayan; yaptığımız mitinglere, basın açıklamalarımıza ve diğer onlarca etkinliğimize, haber bültenlerinde ve akşam programlarında; eli kanlı ABD başkanının uçaktan kaç adımda indiğine, eşinin hangi renk takım elbiseyi giyerek ne mesaj verdiğine ayırdıkları zaman kadar zaman ayırmayan, sözde duyalı televizyon kanallarını da not ettik. Bir ülkede basının ve sendikaların rolü olabildiğince örtüşmüyorsa,6*6 aynı tarafta durmuyorsa, kamu adına denetim görevi aksıyorsa, problem basındadır, en kötü sansür ise kendi kendinize uyguladığınız sansürdür. Biz derdimizi anlatmayı başardık, siz kendinizi sorgulayın, zaman kaybetmeden. Bize umut bağlayan milyonlarca kişinin hak ve menfaati, imza atmamızda ise atarız, değilse atmayız, hakeme gitmekte ise gider, değilse gitmeyiz. Bir önceliğimiz var, kazanımlarımızı korumak, yenilerini eklemek. Bir özelliğimiz var hak edene hak ettiği cevabı veririz. Adam gibi eleştirirse, saygı duyar, dinleriz, değilse cevabını veririz. Talat YAVUZ Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri