Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullarda görev yapan öğretmenler, yöneticiler ve öğrenci velileri, eğitim kurumlarının güvenliğinin tam olarak sağlanması için kadrolu güvenlik görevlisi istihdam edilmesini uzun süredir talep ediyor.

Mevcut 'okul polisi' uygulamasının, okulların giriş ve çıkış saatlerindeki yoğunluğu kontrol etmede yetersiz kaldığı ve bu durumun ciddi güvenlik zafiyetlerine yol açtığı belirtiliyor. Yeterli sayıda polis memurunun her okulda sürekli olarak görev yapamaması, endişeleri artıran temel faktörlerin başında geliyor.

Bu güvenlik boşluğu, son yıllarda okul bahçelerinde ve hatta okul binalarının içinde öğretmenlere yönelik şiddet vakalarında endişe verici bir artışa neden oldu. Her ne kadar Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitimcilere yönelik şiddetin cezaları ağırlaştırılmış olsa da, sahadaki eğitimciler bu düzenlemenin henüz caydırıcı bir etki yaratmadığını dile getiriyor.

Daha önceki yıllarda okulların güvenlik ihtiyacı, temizlik personeli gibi Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında istihdam edilen personellerle karşılanıyordu. Ancak pandemi sürecinin ardından MEB, okullara TYP üzerinden güvenlik görevlisi alımını durdurma kararı almıştı.

Eğitim camiasının ve velilerin yeni eğitim-öğretim yılı için en büyük beklentisi, bu uygulamanın yeniden başlatılmasıydı. Ancak, önümüzdeki dönemde TYP aracılığıyla okullara görevlendirilecek personellere ilişkin esaslar arasında, güvenlik görevlisi istihdamına yönelik bir maddenin yine yer almadığı öğrenildi.

Bu durum karşısında, Okul Aile Birliği bütçesi güçlü olan bazı devlet okulları, çözümü kendi imkanlarıyla özel güvenlik görevlisi çalıştırmakta buluyor. Bu ise okullar arasında bir eşitsizlik yaratırken, maddi imkanı kısıtlı olan okulları ve öğrencileri daha savunmasız bırakıyor.