Yeni eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) getirdiği yeni düzenlemeler okul yönetimlerini zorlu bir sürece soktu. Özellikle seçmeli ders sisteminde yapılan köklü değişiklikler nedeniyle, ders programlarının bu yıl zamanında tamamlanması büyük bir endişe konusu haline geldi.

Krizin merkezinde, ortaokul kademelerinde zorunlu hale getirilen "Rehberlik ve Yönlendirme" dersi yer alıyor. Bu dersin programa eklenebilmesi için mevcut seçmeli ders sisteminin baştan aşağı yeniden yapılandırılması gerekti. Bu kapsamda, daha önce 2 saat olan birçok seçmeli dersin süresi 1 saate düşürüldü.

Ders saatlerindeki bu azalma, okullardaki en büyük sorunlardan biri olan "norm fazlası öğretmen" riskini yeniden alevlendirdi. Haftalık ders yükü düşen branş öğretmenleri, yasal olarak gerekli ders saatini dolduramadıkları için norm fazlası konumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

Bu durum, özellikle kariyerini ve düzenini belirli bir okulda kurmuş binlerce öğretmen için büyük bir belirsizlik anlamına geliyor. MEB'in norm fazlası öğretmenlerin ilçe ve hatta il dışındaki okullara resen atanması yönündeki kararlı tutumu, endişeleri daha da artırıyor.

Okul yöneticileri ise adeta iğneyle kuyu kazıyor. Bir yandan yeni sisteme uygun, verimli bir ders programı oluşturmaya çalışırken, diğer yandan da hiçbir öğretmenin norm fazlası duruma düşmemesi için formüller arıyor. Özellikle büyük şehirlerdeki kalabalık okullarda, bu dengeyi kurmak yöneticiler için uykusuz geceler anlamına geliyor.