Öğretmen Atamalarında Denge Krizi: Branşlar Arasındaki Uçurum Tepki Çekiyor

2024 öğretmen atamalarında yaşanan sayısal düşüş ve branşlar arası kontenjan adaletsizliği tartışmaları alevlendirdi. MEB ve Maliye Bakanlığı'nın tasarruf tedbirleri gölgesindeki atama politikası mercek altında.

Öğretmen Atamalarında Denge Krizi: Branşlar Arasındaki Uçurum Tepki Çekiyor

Türkiye'nin eğitim gündeminde, öğretmen atamalarındaki sayısal ve branşlar arası denge sorunu yeniden alevlendi. Tarih boyunca devlet yönetiminde kritik bir ilke olan denge, günümüz atama politikalarında göz ardı ediliyor eleştirilerine neden oluyor. Özellikle dijitalleşme ve sayısal verilere dayalı yönetim anlayışının, toplumsal gerçeklikleri ve sosyal dengeleri ihmal etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Son dönemde uygulanan tasarruf tedbirleri, öğretmen atamalarındaki kontenjanların ciddi şekilde düşmesine yol açtı. 2023 atamaları öncesinde 60 bin gibi yüksek rakamlar telaffuz edilirken, atama sayısının 20 bine indirilmesi ve bugün "büyük sayılar artık geçmişte kaldı" söylemi, atama bekleyen on binlerce öğretmenin tepkisini çekiyor. Her yıl emekli olan öğretmenler ve artan öğrenci nüfusu göz önüne alındığında, bu düşüşün eğitim sisteminde yaratacağı boşluk endişe yaratıyor.

Atama sayısının azlığı kadar, branşlar arasındaki kontenjan dağılımındaki adaletsizlik de büyük bir tartışma konusu. Bilgisayar tabanlı orantılamalarla yapıldığı belirtilen dağılımların, sahadaki ihtiyacı ve toplumsal beklentileri karşılamadığı ifade ediliyor. Özellikle Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) gibi zorlu bir sınava giren branşlara 28-29 gibi sembolik kontenjanlar ayrılırken, ÖABT gerektirmeyen bazı branşlara binlerce kadro verilmesi, denge ilkesinin zedelendiği yorumlarına yol açıyor.

Bu durum, atama bekleyen öğretmenler arasında büyük bir hayal kırıklığına neden olurken, tepkilerin siyasallaşmasına da zemin hazırlıyor. Eğitimde pratik becerileri artırmayı hedefleyen yeni Öğretmen Akademileri projesinin başlangıcında atama sayısının 10 bin gibi düşük bir rakamda tutulması da bir başka çelişki olarak görülüyor. Eğitim camiası, başta Maliye Bakanlığı olmak üzere Millî Eğitim Bakanlığı'nın bu sayıyı artırmak için kaynakları zorlamasını bekliyor.

Önümüzdeki atama süreci, Millî Eğitim Bakanlığı'nın eğitimde fırsat eşitliği ve branşlar arası adalet konusundaki samimiyetini gösterecek bir sınav niteliği taşıyor. Devlet geleneğinin temelini oluşturan denge ilkesinin, hem sayısal yeterlilik hem de sosyal adalet gözetilerek yeni atama politikalarına yansıtılıp yansıtılmayacağını zaman gösterecek.