Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) gelecek beş yıllık eğitim planlamasında bir branş, artan talep ve stratejik önemiyle diğerlerinden ayrılıyor. Veriler, önümüzdeki süreçte 'özel eğitim öğretmenliği' atamalarının yavaşlamadan devam edeceğini, hatta artarak süreceğini gösteriyor.

Peki, MEB'in özel eğitim alanına bu denli odaklanmasının arkasında yatan nedenler neler? Bu stratejik yatırımın temelinde, Türkiye'deki endişe verici demografik veriler bulunuyor. Ülkemizde özel gereksinime ihtiyaç duyan bireylerin sayısındaki artış, bu alandaki öğretmen ihtiyacını da zirveye taşıyor.

İstatistikler durumu net bir şekilde ortaya koyuyor: Geçmiş yıllarda her 1000 doğumda 1 olarak görülen otizm spektrum bozukluğu oranı, günümüzde endişe verici bir şekilde 36 doğumda 1 seviyesine yükselmiş durumda. Bu ve benzeri özel gereksinim durumlarındaki artış, bakanlığı gelecekteki eğitim açığını kapatmak için şimdiden harekete geçmeye zorluyor.

Bu alandaki öğretmen açığı o kadar belirgin ki, MEB mevcut kadrolarını da bu alana yönlendiriyor. Farklı branşlarda görev yapan ve norm fazlası durumunda olan öğretmenlerin bir kısmı, hizmet içi eğitimlerle özel eğitim alanında görevlendirilerek acil ihtiyaç karşılanmaya çalışılıyor. Bu durum, özel eğitim öğretmenliğinin önümüzdeki yıllarda da en çok ihtiyaç duyulan ve ataması en istikrarlı olan branş olacağının en net kanıtı olarak öne çıkıyor.