Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in uzun süredir beklenen şube müdürlüğü sınavının açılacağını duyurması, eğitim camiasında heyecanla karşılandı. Ancak bu görevde yükselme fırsatı, maaş karşılaştırmalarıyla birlikte yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi: Artan sorumluluğa rağmen şube müdürlüğü, ekonomik olarak öğretmenliğe kıyasla ne kadar cazip?

Mevcut maaş düzenlemesinde, görevde yükselme sınavıyla ulaşılan şube müdürlüğü makamı, ne yazık ki ekonomik anlamda öğretmenliğin gerisinde kalıyor. Özellikle deneyimli bir öğretmenin ek ders ücretleriyle birlikte elde ettiği gelir, bir şube müdürünün maaşını rahatlıkla aşabiliyor. Bu durum, kariyer hedefleyen eğitimcileri ciddi bir ikilemde bırakıyor.

Rakamlarla durumu netleştirmek gerekirse; 1/4 derece ve 20 yıllık hizmet süresine sahip bir öğretmen, ek ödemeler hariç yaklaşık 71.948 TL maaş alıyor. Bu gelire ek ders ücretleri de eklendiğinde aylık kazancı kolaylıkla 80.000 TL'yi bulabiliyor. Buna karşılık, aynı kıdeme sahip bir şube müdürü ise 73.759 TL maaş alıyor ve lojman ya da yol yardımı gibi ek gelirlere sahip değil.

Maaş farkının yanı sıra çalışma koşulları ve sosyal haklar da öğretmenliği daha çekici kılıyor. Öğretmenler ara tatil, yarıyıl tatili ve yaz tatili gibi uzun dinlenme dönemlerine sahipken, şube müdürleri yoğun bir iş temposu içinde kar tatillerinde dahi görev başında olmak zorunda. Bakanlığın ağır iş yükü düşünüldüğünde, emek-kazanç dengesi öğretmenlik lehine ağır basıyor.

Sendikaların bu konudaki cılız tepkileri ve maaşlarda bir iyileştirme talebinin güçlü bir şekilde dile getirilmemesi, şube müdürlerinin yaşadığı mağduriyeti derinleştiriyor. Bu şartlar altında, prestijli bir unvan olan şube müdürlüğünün, kariyer basamaklarında yükselmek isteyen öğretmenler için eski cazibesini yitirdiği görülüyor.