MEB'de 'Açık Kapı' Dönemi: Personel Genel Müdürü Bülent Çiftci Neden Gündemde?

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Personel Genel Müdürü Bülent Çiftci, öğretmenlerden sendika temsilcilerine kadar herkese açık olan kapısıyla eğitim camiasının takdirini topluyor. Çiftci'nin bu ulaşılabilir yönetim anlayışı, Ankara'daki bürokratik duvarları nasıl aşıyor?

MEB'de 'Açık Kapı' Dönemi: Personel Genel Müdürü Bülent Çiftci Neden Gündemde?

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) koridorlarında son dönemde alışılmadık bir hareketlilik yaşanıyor. Bu hareketliliğin merkezinde ise Personel Genel Müdürü Bülent Çiftci bulunuyor. Eğitim camiasından gelen gözlemler, Çiftci'nin makam kapısını herkese açık tutarak bürokraside uzun zamandır özlemi duyulan bir yönetim anlayışını hayata geçirdiğini gösteriyor.

Atama bekleyen bir öğretmenden, mülakat sürecindeki bir adaya, görevdeki bir idareciden sendika temsilcilerine kadar her kesimden eğitimci, Genel Müdür Çiftci ile doğrudan görüşme imkanı buluyor. Her gün farklı illerden gelen ziyaretçilerini dinleyen, onlara zaman ayıran ve sorunlarına çözüm arayan Çiftci'nin bu tutumu, sosyal medyada da sıkça gündeme geliyor.

Ankara'daki üst düzey bürokrasinin genellikle "ulaşılamaz" olarak görüldüğü bir ortamda, Bülent Çiftci'nin sergilediği bu samimi ve doğrudan iletişim modeli, ezberleri bozuyor. Bir yöneticinin, makamının soğuk duvarları arkasına saklanmak yerine, sahadaki öğretmenin omzuna dokunmasının, onlarca resmi yazıdan daha etkili olabileceği vurgulanıyor.

Eğitimciler, bu yaklaşımın sadece bir nezaket göstergesi olmadığını, aynı zamanda sorunların daha hızlı ve etkili bir şekilde çözülmesine olanak tanıyan bir "gönül kapısı" olduğunu ifade ediyor. Yöneticiliğin büyüklüğünün, oturduğu koltuktan değil, açtığı kapıdan ve dinlediği insandan geldiği fikri, Çiftci'nin şahsında somut bir örnek buluyor.

Elbette eğitim sisteminin çözülmesi gereken pek çok sorunu var. Ancak sürekli eleştiri yerine, doğru ve olumlu örneklerin de takdir edilmesi, sistemin iyileşmesine katkı sağlıyor. Bülent Çiftci'nin "Ben buradayım, sizi dinliyorum" mesajı veren duruşu, öğretmene verilen değerin en sade ve etkili hali olarak yorumlanıyor. Bu tutum, eğitimin temelindeki insan faktörünü ön plana çıkaran yöneticilere duyulan ihtiyacı bir kez daha gözler önüne seriyor.