MEB Yönetmeliği Ortaokul Öğretmenlerinin Müdürlük Yolunu Tıkıyor: İşte Nedeni

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) yönetici atama yönetmeliği, aynı binayı paylaşan okullarda ortaokul öğretmenlerinin müdür olma şansını neredeyse sıfıra indiriyor. Öğrenci sayısı kriteri, binlerce öğretmenin kariyer hedefini nasıl etkiliyor? İşte tartışılan yönetmeliğin tüm detayları.

MEB Yönetmeliği Ortaokul Öğretmenlerinin Müdürlük Yolunu Tıkıyor: İşte Nedeni

Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullardaki yönetici atama süreci, ortaokul branş öğretmenlerinin müdür olma hayallerine adeta set çekiyor. Mevcut yönetmelik, özellikle ilkokul ve ortaokulun aynı binada eğitim verdiği kurumlarda, ortaokul öğretmenlerinin yönetici olarak atanmasını dolaylı yoldan imkansız hale getiriyor.

Sorunun temel kaynağı, MEB Yönetici Atama Yönetmeliği'nin ilgili maddesi. Bu maddeye göre, birleşik binalarda müdür ataması yapılırken hangi kademede (ilkokul veya ortaokul) daha fazla öğrenci varsa, müdür o kademenin öğretmenleri arasından seçiliyor. Pratikte ise ilkokulların bünyesinde bulunan anasınıfları sayesinde öğrenci sayıları neredeyse her zaman ortaokullardan daha fazla oluyor.

Bu durum, okul müdürlüğü kadrosunun otomatik olarak ilkokul öğretmenlerine ayrılmasına neden oluyor. Yönetmelikteki bir diğer kritik detay ise, ilkokul müdürlüğü için önceliğin sınıf öğretmenlerine verilmesi. Diğer branş öğretmenlerinin (Rehberlik, Din Kültürü, İngilizce vb.) şansı ise ancak sınıf öğretmenlerinden başvuru olmaması durumunda doğuyor.

Bu tablo karşısında, yönetici olmak isteyen bir ortaokul öğretmeninin şansı neredeyse kalmıyor. Onlar için tek seçenek, yalnızca ortaokul olarak hizmet veren bağımsız binalara atanmak. Ancak Türkiye'deki okul yapısı incelendiğinde, bu tür bağımsız ortaokulların sayısının oldukça az olduğu görülüyor.

Eğitimciler, bu durumun kariyer planlaması yapan ve yönetici olmak isteyen yetenekli ortaokul öğretmenlerinin motivasyonunu düşürdüğünü belirtiyor. Ayrıca, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) hazırlığı, disiplin süreçleri ve sınıf tekrarı gibi kendine has dinamikleri bulunan ortaokulların, bu yapıyı iyi bilen ve bu kademeden gelen yöneticiler tarafından yönetilmesinin daha verimli olacağı vurgulanıyor.