Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) son dönemde gerçekleştirdiği yönetici atama takvimi, eğitim camiasında önemli bir hareketliliğe neden oldu. Yapılan atamalar sonucunda, özellikle batı illeri başta olmak üzere ülke genelindeki okullarda boş okul müdürü kontenjanının neredeyse kalmadığı gözlemlendi. Bu durum, öğretmenlerin yöneticilik pozisyonlarına, bilhassa müdürlüğe olan talebinin rekor seviyelere ulaştığını gösteriyor.

Atama süreci, birkaç aşamada tamamlandı. İlk olarak, görevde dört ve sekiz yılını dolduran mevcut yöneticiler için yeniden atama işlemi yapıldı. Dört yılını tamamlayan yöneticilerin büyük bir kısmı kendi kurumlarında görevlerine devam ederken, sekiz yıllık süreyi dolduranlar farklı okullara atandı. Bu sürecin ardından boş kalan kadrolar için ilk defa yönetici olacak öğretmenlerin başvuruları alındı. Başvurulardaki yoğunluk, müdürlük pozisyonlarının ne denli cazip hale geldiğinin en net göstergesi oldu.

Sürecin son halkasında ise daha önce yöneticilik yapmış ancak görevinden ayrılmış olan öğretmenlerin başvuruları değerlendirildi. İl milli eğitim müdürlüklerinin açıkladığı sonuçlara göre, bu atamalarla birlikte kalan son boş kontenjanlar da doldu. Böylece okullardaki müdürlük kadrolarında boş yer kalmadı.

Peki, öğretmenler neden müdür olmak için bu kadar istekli? Eğitim kulislerinde ve öğretmenler arasında konuşulan en temel gerekçe, okul müdürlüğünün, müdür yardımcılığına kıyasla daha az meşakkatli olarak görülmesi. İddialara göre, okullardaki idari iş ve işlemlerin büyük bir kısmının müdür yardımcıları tarafından yürütülmesi, müdürlük makamını daha çekici kılıyor. Hatta bazı okul müdürlerinin e-imza gibi temel dijital işlemleri dahi yardımcılarına devrederek görev yaptığı yönündeki ifadeler, bu talebin arkasındaki motivasyonu açıklıyor.