İsmail Koncuk: Sözlü Sınav Yapıldığı Sürece İnsanların Sınav Sonuçlarına Güvenmesi Mümkün Değil

 İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, TBMM Genel Kurulu'nda Görevde Yükselme Sınavındaki sözlü sınav kısmı ve personel alımlarındaki mülakatlara değindi. Kamu kurum ve kuruluşlarının tamamında sözlü sınavların beraberinde güvensizliği de getirdiğini vurgulayan Adana Milletvekili, sözlü sınavın olduğu yerde insanların sınavlara güvenmesi, objektif sonuçlar beklemesinin mümkün olmadığını söyledi.  

İsmail Koncuk: Sözlü Sınav Yapıldığı Sürece İnsanların Sınav Sonuçlarına Güvenmesi Mümkün Değil

İsmail Koncuk: Sözlü Sınav Yapıldığı Sürece İnsanların Sınav Sonuçlarına Güvenmesi Mümkün Değil

 İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, TBMM Genel Kurulu'nda Görevde Yükselme Sınavındaki sözlü sınav kısmı ve personel alımlarındaki mülakatlara değindi. Kamu kurum ve kuruluşlarının tamamında sözlü sınavların beraberinde güvensizliği de getirdiğini vurgulayan Adana Milletvekili, sözlü sınavın olduğu yerde insanların sınavlara güvenmesi, objektif sonuçlar beklemesinin mümkün olmadığını söyledi.  

YAŞ TAHDİTLERİNİN ORTADAN KALDIRILMASI LAZIM

45 yaş sınırı sebebiyle daha önce komiser yardımcılığı sınavına girememiş başpolis ya da kıdemli polislere bir defaya mahsus sınava girme hakkı getiren düzenlemenin doğru olduğunu söyleyen Koncuk, "45 yaş sınırı sebebiyle daha önce komiser yardımcılığı sınavına girememiş başpolis ya da kıdemli polislere bir defaya mahsus sınava girme hakkı getiriliyor, doğrudur. Bir kere, bu yaş sınırının kaldırılması lazım, onu söyleyeyim. Madem ki biz "Beşikten mezara kadar oku." diyen bir kültürden geliyoruz, bir anlayışı savunuyoruz, o zaman bu yaş tahditlerini ortadan kaldırmamız lazım. Yani çalışma hayatının her döneminde memurlarımıza görevde yükselme hakkının verilebilmesi şarttır kaldı ki kıdem aynı zamanda bir olgunluk belirtisidir. Yani bu, donanımın daha yüksek olması anlamına geliyor ki siz bir yaş tahdidi koyarak bunu da engellemiş oluyorsunuz." dedi.

Sözlü Sınav süreciyle ilgili çarpıcı örnekler veren Adana Milletvekili konuşmasına şu şekilde devam etti: 

Değerli milletvekilleri, burada en büyük yanlış, sözlü sınav ya da yazılı yapılıp yapılmayacağına İçişleri Bakanlığının karar verecek olmasıdır. Sözlü sınav uygulaması yapıldığı sürece insanların yaptığınız sınavlara güvenmesi, objektif sonuçlar beklemesi mümkün değildir. Bunu defalarca yaşadık biz.

Ben size bir hatıramı anlatayım: Muğla'da okul müdürlüğü sınavı yapılıyor, Muğla'da. Sınav komisyonu oluşturulmuş, sözlü sınav komisyonu. Sınav komisyonu üyelerinin önüne bir liste verilmiş, yazıyor listede: Ahmet, 80 puan; Mehmet, 90 puan. Sınav komisyonu üyelerine kime, hangi puanı verecekleri yazılı olarak ifade edilmiş, verilmiş. İçlerinden bir tanesi -şu anda hâlâ Muğla İl Millî Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü- delikanlı çıkmış, adam çıkmış, demiş ki: "Ya, ben Allah'tan korkarım. Ben Allah'tan korkarım. Ben böyle önceden hazırlanılmış puanları veremem kardeşim." Diyorlar ki: "O zaman sınav komisyonundan ayrıl, istifa et." "Ederim." diyor. Valiliğe dilekçe veriyor. Dilekçede kendisinin nasıl bir baskı altında kaldığını, sınav puanlarının yani olmayan sınavın, daha yapılmamış sınavın puanlarının kendisine yazılı olarak iletildiğini ve bu sınav puanlarının okul müdürü adaylarına verilmesinin kendisinden istendiğini dilekçesinde ifade etmiş. Tabii, dilekçenin bir örneğini de bize gönderdi "Durum budur." dedi, biz de sahip çıktık. Ne oldu peki bunu yapanlara, o şube müdürü üzerinde, komisyon üyesi üzerinde baskı oluşturanlara? Hiçbir şey olmadı değerli milletvekilleri, hiçbir şey olmadı.

Şimdi, bu kıymetli şube müdürü olmasaydı, cesaret etmeseydi bu olaydan haberimiz olmazdı. Aslında yaşadığımız çok olay var; İstanbul'da, yine Muğla'da, başka bir zaman diliminde benzeri olaylar. Allah yanıltıyor. Mesela bir tanesi okul müdürlüğü sınavında yine listeyi hazırlamış, sınav puanlarını ilgililere gönderecekken yanlışlıkla -Allah bu ya- whatsapp grubunda okul müdürleri grubuna gönderilmiş. Bu ortaya çıktı, şikâyetçi olduk, suç duyurusunda bulunduk. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Yani devri iktidarınızda insan hakları gasbediliyor. Geçen burada Kaboğulu ile Akbaşoğlu arasında bir tartışma yaşandı "Bu madde, bu sözlü sınav meselesi Anayasa'ya uygun değildir." dedi hatırlarsanız. Bu, vicdana uygun değil, insan haklarına uygun değil. Bunun Anayasa'ya uygun olduğunu savunmak, insan haklarına uygun olmayan maddelerin Anayasa'da olduğunu savunmakla eşdeğerdir. Sayın Akbaşoğlu, hukukçu kimliğinizle böyle bir yanlışa, sübjektif değerlendirmeye karşı çıkmanız lazım. Kaldı ki ya biri bana izah etsin, neden kamera kaydı yapılmıyor bu sınavlarda?

SÖZLÜ SINAVI DA KALDIRABİLİRİZ


Sayın Başkanım, Akbaşoğlu'na veya sayın Genel Kurul üyelerimize "3201 sayılı Kanun'da sözlü sınav yok." mu dedik biz? Şimdi, 45 yaş sınırı da kanunla getirilmemiş miydi? Şimdi, bu kanunla 45 yaş sınırını kaldırabiliyoruz değil mi? Sözlü sınavı da kaldırabiliriz. Kaldı ki biz sadece komiser yardımcılığıyla ilgili bir iddiada bulunmadık. Siz her alana sözlü sınavı getirdiniz; öğretmen atamasına, memur atamasına, şef atamasına, müdür yardımcıları atamasına, müdür atamasına. Yani tüm kurumlarda bu sübjektif değerlendirmeyi yöntem hâline getirdiniz. Bu insan hakları ihlalidir. Yapılan ihlallerin bir kısmından bahsettim. Şimdi, bu ihlaller yapılırken "Anayasa'ya uygundur." demek, Anayasa'yı da insan hakları ihlallerine uygun bir anayasa olarak tanımlamak demektir ki bu doğru değildir.