Eğitim Sisteminin Gizli Krizi: Başarısızlık Korkusu Nesilleri Nasıl Etkiliyor?
Türkiye'de eğitim sistemi, sınav ve müfredat değişikliklerinin ötesinde derin bir sorunla karşı karşıya: başarısızlık korkusu. Öğrencilerin soru sormasını, yaratıcılığını ve özgüvenini engelleyen bu 'görünmez duvar', kaygılı bir neslin yetişmesine neden oluyor.
Türkiye'de eğitim sistemi yıllardır sınavlar, müfredatlar ve yeni metotlarla tartışılıyor. Ancak tüm bu yapısal değişikliklerin gözden kaçırdığı, sınıfların içinde sessizce büyüyen temel bir sorun var: başarısızlık korkusu.
Bu korku, yönetmeliklerde veya ders kitaplarında yazmaz; toplantılarda gündeme gelmez. Fakat bir öğrencinin öğretmene soru sormadan önce etrafına endişeyle bakışında, yanlış bir cevap verdiğinde utançla kızaran yüzünde ve derse katılmaktan çekinen titrek sesinde kendini gösterir.
Yanlış Yapma Korkusu Yaratıcılığı Öldürüyor
Yıllardır “Neden yaratıcı ve sorgulayan gençler yetiştiremiyoruz?” sorusunu soruyoruz. Cevap aslında çok net: Hata yapmaktan korkan bir çocuk, düşünmekten, soru sormaktan ve özgün fikrini dile getirmekten de korkar. Amacı öğrenmek değil, yalnızca “doğruyu söyleyerek” sosyal bir utançtan kaçınmak haline gelir.
Sınıfta verilen yanlış bir cevabın bedeli, bir çocuğun omuzlarına bu kadar ağır yüklenmemeli. Bir öğrencinin yaşadığı anlık hayal kırıklığı, aslında öğretmenin bakışından, arkadaşlarının alayından ve ailenin yüksek beklentilerinden oluşan yılların birikimidir. Bu durum, notlarından çok kaygı duvarını aşamayan bir nesil yaratıyor.
Hata Yapma Hakkı En Temel Öğrenme Özgürlüğüdür
Bilimsel gelişimin temelinde deneme, yanılma ve yeniden deneme yatar. Ancak eğitim sistemimiz, çocuklardan neredeyse hatasız olmalarını bekliyor. Oysa hatasız bir çocuk yetiştirme çabası, yalnızca sorgulamayan ve itaat eden bireyler ortaya çıkarır. Unutulmamalıdır ki, hata yapmayan insan yoktur; yalnızca hata yapmasına izin verilmeyen insan vardır. Bu insanlar, hayatlarını başkalarının çizdiği dar sınırlar içinde yaşamaya mahkum edilir.
Eğitim Korkuyla Değil, Cesaretle İnşa Edilir
Eğer bir öğrenci hata yaptığında eleştiriliyor, öğrenme süreci değil sadece sonuçlar ve puanlar önemseniyorsa, ortada eğitimden çok bir sıralama yarışı var demektir. Bu yarışta ikinci olan bile kendini kaybetmiş hisseder. Oysa çocukların ihtiyacı olan şey basittir: Yanlış yaptığında yargılamayan, aksine elinden tutan bir rehber ve “Sana inanıyorum, denemeye devam edersen başarabilirsin” diyen bir ses.
Çözüm, Bakış Açısını Değiştirmekte Yatıyor
Eğitimdeki asıl mesele, sınav sistemlerinin karmaşıklığı değil, çocukların gözlerindeki öğrenme arzusunun sönmesidir. Bir toplumu ileriye taşıyanlar, hata yapmaktan korkmayan, cesur bireylerdir. Çocuklarımıza bu cesareti aşılayamadığımız sürece, yapılan hiçbir reform kalıcı bir fayda sağlamayacaktır. Gerçek değişim, çocuklarımızın omuzlarındaki o görünmez korku yükünü kaldırmakla başlar. Çünkü gelecek, bilgili olduğu kadar cesur çocukların omuzlarında yükselecektir.