Eğitim Sisteminde Devrim Gibi Öneriler: Atamalar, Sınavlar ve Meslek Liseleri İçin Radikal Çözümler
Türkiye'nin kangren haline gelen eğitim sorunlarına neşter vuran bir analiz. Öğretmen atamaları, LGS ve YKS baskısı, meslek liselerinin geleceği gibi kritik konularda sunulan 'kurgusal' ama bir o kadar da gerçekçi çözüm önerileri gündem yaratacak.
Türkiye'nin eğitim sistemi, yıllardır süregelen sorunlarıyla gündemdeki yerini koruyor. Milat Gazetesi yazarı Ali Bal, kaleme aldığı çarpıcı bir yazıyla, 'Milli Eğitim Bakanı olmasaydı' neler yapabileceğini kurgusal bir senaryo üzerinden anlatarak sisteme yönelik radikal çözüm önerilerini sıraladı. Bu öneriler, atanamayan öğretmenlerden sınav sistemine, müfredattan okul yönetimine kadar pek çok kritik başlığı içeriyor.
Yazıda öne çıkan en dikkat çekici önerilerden biri, öğretmen atamalarındaki yığılmayı kökünden çözmeyi hedefliyor. Bu kapsamda, eğitim fakültelerinin yüzde sekseninin kapatılması veya kontenjanlarının aynı oranda düşürülmesi fikri ortaya atılıyor. Böylece, mezun sayısıyla ihtiyaç arasındaki makasın kapatılması ve 'atanamayan öğretmen' sorununun tarihe karışması amaçlanıyor. Aynı zamanda, norm fazlası öğretmen probleminin çözümü için okul sayısının yüzde elli artırılması ve modern, donanımlı yeni kampüslerin inşa edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Lise eğitiminin baştan aşağı yeniden yapılandırılması da öneriler arasında önemli bir yer tutuyor. Liselerin yüzde sekseninin meslek lisesine dönüştürülmesi, kalan kısmın ise fen, sosyal bilimler ve sanat liseleri olarak ayrılması planlanıyor. Bu modelde, meslek lisesi öğrencilerine staj dönemlerinde emekliliğe sayılan sigorta ve MESEM benzeri bir ücret sistemi getirilerek gençlerin erken yaşta meslek sahibi olması hedefleniyor. Bu sayede, 'diplomalı işsiz' sorununun önüne geçilmesi ve ülke ekonomisine nitelikli iş gücü kazandırılması planlanıyor.
Milyonlarca öğrenci ve ailenin hayatını doğrudan etkileyen LGS ve YKS gibi merkezi sınavların tamamen kaldırılması da en radikal tekliflerden biri olarak öne çıkıyor. Sınav stresinin ortadan kalktığı bir sistemde, çocukların akademik baskıdan uzak, spor, sanat ve sosyal etkinliklerle iç içe, çocukluklarını doyasıya yaşayabileceği bir ortam yaratmanın önemi belirtiliyor. Ayrıca müfredatın da okul türlerine göre özelleştirilmesi, örneğin fen lisesi ile meslek lisesi öğrencilerinin aynı matematik ve fizik derslerini almaması gerektiği ifade ediliyor.
Yönetim ve bürokrasi alanında da önemli değişiklikler öngörülüyor. Eğitim mevzuatının, sahadaki tecrübeli ve vizyoner okul yöneticilerinden oluşacak bir kurul tarafından hazırlanması, böylece uygulamada yaşanan kafa karışıklıklarının giderilmesi öneriliyor. Öğretmenlerin atama ve yer değiştirme süreçlerinin, özellikle eş durumu mazeretlerinin, daha adil ve planlı bir yapıya kavuşturulması ve bürokrasinin azaltılarak okulların daha özerk hale getirilmesi gerektiği savunuluyor.
Son olarak, okulların fiziki şartlarının iyileştirilmesi de temel hedeflerden biri olarak gösteriliyor. Çok katlı binalar yerine yatay mimariye sahip, geniş bahçeleri, spor salonları, yüzme havuzları ve sanat atölyeleri olan okulların inşa edilmesiyle öğrencilerin okula severek gideceği bir atmosferin yaratılabileceği dile getiriliyor.