Bakan Yardımcısı Mumcu'dan Kritik 'Deepfake' Uyarısı: Türkiye İçin Acil Yasal Düzenleme Çağrısı
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, yapay zeka ile üretilen 'deepfake' teknolojisinin siyasetten toplumsal güvenliğe kadar büyük bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu. Mumcu, Türkiye'de acil yasal düzenlemelerin ve dijital okuryazarlığın önemini vurguladı.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu, yapay zekanın karanlık yüzü olarak nitelendirilen 'deepfake' teknolojisinin yarattığı tehlikelere dikkat çekti. Mumcu, bu teknolojinin sadece bireysel mahremiyeti değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarı da hedef alan ciddi bir tehdit olduğunu belirtti.
Bakan Yardımcısı Mumcu, "Bu teknoloji artık basit bir eğlence aracı olmaktan çıktı. Gerçeğin birebir kopyasını üreten, hatta onun yerini alabilecek bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bugün masum görünen bir video, yarın kitleleri manipüle eden bir silaha dönüşebilir" ifadelerini kullandı.
"BİR GÜN HERKESİN BAŞINA GELEBİLİR"
İngilizce'deki 'derin öğrenme' (deep learning) ve 'sahte' (fake) kelimelerinin birleşiminden oluşan deepfake, yapay zeka algoritmalarıyla bir kişinin yüzünü, sesini ve mimiklerini kusursuzca taklit edebiliyor. Mumcu, bu durumun potansiyel tehlikesini şu sözlerle özetledi: "Bu teknolojiyle herhangi bir vatandaşımızı, sanatçıyı, gazeteciyi veya bir devlet görevlisini, asla söylemediği sözleri söylerken, yapmadığı eylemleri yaparken görebiliriz. Bu tehlike bir gün herkesin kapısını çalabilir."
DÜNYAYI SARSAN DEEPFAKE VAKALARI
Mumcu, deepfake'in küresel çapta yarattığı kaosa dikkat çekerek somut örnekler verdi:
Ukrayna (2022): Devlet Başkanı Zelenski’nin orduya silah bırakma çağrısı yaptığı sahte bir video, devlet televizyonunun hacklenmesiyle yayınlandı ve ülkede kısa süreli bir paniğe neden oldu.
Vatikan (2023): Papa Francis'in puf mont giydiği yapay zeka ürünü bir görsel, gerçek sanılarak milyonlarca kişi tarafından paylaşıldı.
ABD (2024): Başkan Joe Biden adına üretilen sahte ses kayıtları, seçim sürecinde seçmenleri yanıltmak amacıyla kullanıldı.
TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK BİR TEHDİT
Bakan Yardımcısı Mumcu, "Türkiye gibi jeopolitik konumu hassas ülkeler için deepfake, özellikle seçim dönemleri veya ulusal kriz anlarında yıkıcı sonuçlar doğurabilecek bir silaha dönüşme potansiyeli taşıyor" uyarısında bulundu.
YASAL DÜZENLEME EKSİKLİĞİ
Türkiye'de doğrudan deepfake ile mücadeleye yönelik özel bir yasanın henüz bulunmadığını belirten Mumcu, mevcut yasal çerçevenin yetersiz kaldığını vurguladı: "Türk Ceza Kanunu'ndaki hakaret, iftira, özel hayatın gizliliği ve dezenformasyonla mücadele yasası gibi maddeler kısmi bir koruma sağlasa da yeterli değil. Tıpkı Avrupa Birliği'nin 'Yapay Zeka Yasası'nda (AI Act) olduğu gibi, deepfake ile üretilen içeriklerin 'yapay zeka ürünüdür' şeklinde etiketlenmesi zorunlu hale getirilmeli. Özellikle resmî kurumların ve devlet yetkililerinin ses ve görüntüleri hukuki güvence altına alınmalıdır."
ÇÖZÜM: FARKINDALIK VE DİJİTAL OKURYAZARLIK
Mumcu, yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal bilincin de hayati önem taşıdığını söyledi. "Artık gördüğümüz her şeye inanma lüksümüz yok. Toplum olarak, bize sunulan içeriğin doğruluğunu sorgulama ve teyit etme alışkanlığı kazanmalıyız. Çünkü hakikat, hiç olmadığı kadar kırılgan" dedi.
RTÜK, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumların bu alanda farkındalık çalışmaları yürüttüğünü hatırlatan Mumcu, ilköğretim müfredatına "dijital içerik farkındalığı" gibi derslerin eklenmesinin bu mücadelede kritik bir adım olacağını ifade etti.
Bakan Yardımcısı Mumcu, sözlerini şöyle tamamladı: "Deepfake teknolojisi, doğru kullanıldığında sanat ve eğitim gibi alanlarda çığır açabilirken, kötü niyetli ellerde ülke güvenliğini sarsacak bir silaha dönüşebilir. Hakikati korumak için yasal, etik ve toplumsal reflekslerimizi hep birlikte güçlendirmeliyiz. Aksi takdirde sahte olan, gerçeğin yerini alacaktır."