Devlet Bahçeli'den Son Dakika Açıklamaları: İlk İşaret 2019'da Gelecek

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Devlet Bahçeli, gündemdeki bir çok mesele hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Devlet Bahçeli'den Son Dakika Açıklamaları: İlk İşaret 2019'da Gelecek

 Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları :

ABD'NİN SURİYEDEN ÇEKİLMESİ

ABD'nin ortaya koymuş olduğu ve çok kişinin de beklemediği anda Suriye'den askerlerini çekeceğine dair görüş, hem Türkiye'de hem ABD'de yankı bulmuştur, hemde diğer ülkelerde yankı bulmuştur. Gerçek sebeplerini tam kestirmek, bilmek mümkün değildir. Bunu öğrenebilmenin tek yolu vardır, ülkeyi yönetenlerin kamuyu bilgilendirmelerinde fayda vardır. Muhalefet partisi olarak ABD'nin planının önünde arkasında ne vardır bilmiyoruz. Türkiye'nin terörle mücadelede çok keskin ve kararlı bir tutumu vardır. Bu dün Zeytindalı harekatı ve fırat kalkanı olarak ortaya koymuş, hayırlı sonuçlar getirmiştir. Terörle mücadelede kesintiye uğramamak, yarıda bırakmamak için Fırat'ın doğusuna müdahaleyi de milletimiz beklemektedir. Terörle mücadelede bugünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine tam desteğimizi sürdürüyoruz. 

2019 BÜTÇESİ

Bütün görüşmeler geçen hafta tamamlandı, oylaması yapıldı. MHP yurtdışında görevli bir milletvekilimiz harici 49 oy kullanmak suretiyle bütçenin kabulü noktasında tasarrufunu ortaya koymuştur. Plan bütçe komisyonu olsun genel kurul olsun, değerli milletvekillerimiz, grup başkanvekillerimiz olsun, bütçenin ekonomik politikanın belirleyicisi olması vesilesiyle ılımlı ve katkı sağlanabilir usluplarıyla 2018 yılında siyasi iktidarın almış olduğu ekonomi politikalarını desteklediğimizin işareti kabul edilebilir. 2019 yılında bu cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk işareti gelecektir. Buranın sonuçları 2019'da kendisini gösterecektir.

ESED REJİMİYLE DİYALOG KURULMASINDAN YANA DEĞİLİZ

Ben düşünce olarak ESED rejimiyle herhangi bir şart altında Türkiye'nin diyalog kurmasından yana değilim. Türkiye'nin kat etmiş olduğu, sosyal maliyeti yüksek bir mücadeleyi, ESED'in iradesine teslim etmek Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çok büyük kayıp ve ayıp olur. Suriye'de demokratikleşme sürecinin arttırılması ve ESED rejiminden kurtarmak için çok yönlü politika takip ediliyor. 

MHP olarak batıda ve doğuda bu kadar etkin bir hale gelmiş, ortadoğu ve doğudaki çatışmalara son verebilecek diyalogları başkalarının eline bırakılmamasını düşünüyoruz. Sn. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kararlı tutumu devam ederken, benim şahsi görüşüm İstanbul ya da Ankara'da küresel bir daveti yapmasında karar vardır. Ortadoğu'daki istikrarı sağlayacak bir küresel güç zirvesinin yapılmasında, göç vb. durumlarını görüşmelerinde yarar vardır. O bakımdan önerimizi dikkate alılar mı bilmiyorum. 

TERÖRLE MÜCADELE HER YERDE SÜRDÜRÜLMELİDİR

Türkiye'nin iki ana damar terörle mücadelesi sürüyor. Bunların bir tanesi 1978 yılında PKK birinci olağanüstü kongresiyle başlamış olan büyük kürdistan hevesinin 1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskınıyla silahlı propagandaya dönüştü günden bu yana Türkiye'nin terörle mücadelede önemli bir başarısı olmuştur. Bugün Türkiye'nin geldiği nokta önemlidir. Terörün kökü kazılmalıdır, Suriye'de ya da başka nerede olursa. Bunun ayakları Türkiye, Suriye, Irak, İran'dır. Suriye'de bir koridor açılması ve orada bir devletçiğin kurulması noktasındaki terör faaliyeti ihmal edilmemelidir. Buna müsade edilmeyecek kararlılık gösterilmelidir. 

ÖZGÜR ÖZEL'İN HULUSİ AKAR İLE İLGİLİ SÖZLERİ

CHP'nin grupbaşkanvekili olan şahsiyet, televizyonlarda milletimizin de gözlerinin önündeki o çirkin uslup, aşağılayıcı ifadeler ne CHP'ye ne Türkiye'ye bir fayda sağlar. Burada en büyük zararı o şahıs görür. Çünkü siyaseten itibari sıfırlanmış biri olarak toplumda kabul görmüştür.

15 TEMMUZ'DAN ÖNCE AKAR'A KUR'ANI KERİM, BAYRAK VE ALTIN KAPLAMALI SİLAH HEDİYE ETTİM

Bu söyleyeceğimi nasıl yorumlarsınız bilemiyorum. 16 Ağustos 2015'te Sn. Hulusi Akar paşa Genelkurmay Başkanı olmuştur. MHP olarak 3 yılda bir görev değişikliği sebebiyle Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenenlere bir tebrik ziyaretine gideriz ve başarılar dileriz. Ancak 2 Ekim 2015'te Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar paşayı ziyaret ettim. Orada diğer Genelkurmay Başkanlarında olmayan , yapmadığım bir olayı gerçekleştirdim. O da şudur. Paşaya Türk bayrağı, Kur'anı Kerim ve altın kaplama silah hediye ettim. Bu neden aklıma geldi. Niçin Hulusi Akar paşaya verildi, 15 Temmuz gibi gelişmeleri dikkate aldığınız vakit, geleceği okuma demeyeceğim ama bu anlamlı hediyeyi verme ihtiyacı hissettim. Burada Kur'anı Kerim , Bayrak ve Silah. Hediyenin unsurları. O günden sonraki gelişmeleri dikkate alınca, bunu verdiğime çok memnun olduğum kanaatindeyim. 15 Temmuz 2016 tarihindeki FETÖ ihanetine karşı, bugün lüzumsuz konuşmayla, bu inciten şahıslara cevaben söylüyorum. Hulusi Akar paşa Kur'ana, Bayrağa, Silaha sahip çıkmıştır. Eğer meclisteki şekliyle kendisine yöneltilen baskıyı yerine getirmiş olsaydı bugün burada toplantımız olmazdı. Meclis olmazdı. O bakımdan CHP, siyaseten söylüyorum. İçinizde CHP ile çok sıkı ilişki içerisinde olan basın mensupları vardır. Fakat kendilerine çeki düzen vermelerinde yarar vardır. TBMM'de dışarıya yayın yapıldığı ortamda, ne dediğini tekrarlayamayacak şekilde cahilce konuşmalar, CHP'ye bir şey kazandırmaz. Burada kazanan paşamız olmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.

YEREL SEÇİMLERDE 51 İL VE İLÇEDE PARTİLER KENDİ ADAYLARIYLA YARIŞACAK

Cumhur ittifakı hayırlı ve önemli bir ittifaktır. Türkiye'yi siyaseten şekillendirecek bir adımdır. Cumhur ittifakı Türkiye'de 95 yıllık Cumhuriyet döneminin 3. dönemi olarak nitelendirilecek olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sebebi olmuştur. 9 Temmuz'da Cumhurbaşkanı yemin törenini gerçekleştirmiş, arkasından da Cumhurbaşkanlığı hükümetini kurmuştur. 24 Haziran seçimleri de bu imkanı vermiştir. Hal böyle olunca, Cumhur ittifakının 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dönüşmesi sonrasında karşısına 31 Mart'ta bir mahalli idareler seçimi gelmiştir. Bu seçimleri iyi okumak, anlamak lazımdır. Bu seçimlerin Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine etkisinin ne olup olmayacağını iyi düşünmek lazımdır. Bu sebepten dolayı 24 Haziran'da yasal zemin söz konusuyken, 31 Mart'ta yasal zemin yok. MHP, 24 Haziran seçimlerinde bir formülle gelmiştir, bu formül matematiksel değerlendirmedir X+Y=Z olması lazımdır. 24 Haziran'daki X AKP'dir, Y MHP'dir, Z de Cumhur ittifakının yüzde 52'sidir. Mahalli seçimlerde Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Cumhur ittifakı yüzde 52'inin üzerinde oy alırsa, meşruiyet tartışması sona erir. O sebepten dolayı Cumhur ittifakı devam etmelidir. Bu konuda karşılıklı anlayış vardır. Arkadaşlar görüşmelerini devam ettiriyor, sonuca gelinmiş durumdadır. Cumhur ittifakı 51 ilde, Cumhur ittifakını oluşturan AK Parti ve MHP kendi adaylarıyla seçimlere katılacaktır. Belediye meclis üyeliklerinde kendi adaylarıyla yarışacak, 51 ilin ilçelerinde kendi adaylarıyla bu yarışı sürdürecek. 30 büyükşehirde ise, 30 büyükşehirin üzerinde şu an için prensip anlaşması sağlanmıştır. 30 büyükşehirin ilçelerinde çalışmalar sürüyor. O da bir kaç gün içeriisnde zannediyorum tamamlanmış olacaktır. Sn. Cumhurbaşkanı ile yapmış olduğumuz görüşmede, konu açısından MHP'nin İstanbul adayını göstermeyeceğini ifade etmiştim, 3 büyükşehirin adayını da çıkarmama düşüncemizi kendisiyle paylaştım. Sebebinin de az önceki X+y formülüyle açıkladım. O zaman normalleşme, istikrar, kalıcılık içeren sonuca ulaşmış oluruz. 3-5 belediyeyi aldık verdik anlayışıyla, Türkiye'nin beka meselesini ayaklar altına seremeyiz. 

TBMM BAŞKANLIĞI TARTIŞMASI

Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini inşa sürecinde Sn. Binali Yıldırım bey hem parti genel başkanı hem başbakan olarak dikkat çeken bir kişi olmuştur. Arkasından da TBMM Başkanı olmuştur. TBMM Başkanı olduğu için aynı milletvekilleri gibi, bunun tartışmanın anlamı yok, bir milletvekili seçilirse ya milletvekilliğine devam edecek ya da belediye başkanlığını tercih edecek. Eğer Cumhurbaşkanlığı TBMM Başkanı'nı aday gösterdiği takdirde istifası gerekir mi , gerekmez mi bunu bir çıkmaz sokağa getirmenin anlamı yok. Eğer TBMM Başkanı aday olur seçilirse, seçildiği gün tercihini ortaya koyacaktır. İşte belediye başkanlığını tercih ettiği andan itibaren kimin TBMM Başkanı olacağı konusu o zaman gündeme gelecek. O aşamada kimin meclis başkanı olacağı konusunda zannediyorum, meclisi oluşturan partiler arasında diyalog gelişir. Ama şimdiden TBMM Başkanlığından ayrılarak kendisi de büyükşehir belediye başkanı adayı olduğu takdirde, TBMM Başkanı kim olacak tartışması , Binali Yıldırım'ın büyükşehir belediye başkanlığı adaylığını gölgeler. Tartışmayı başka alana çekmeye çalışıyorlar. Bunu da istismar eden mecliste çok sayıda parti, milletvekili vardır. Devlet yönetilecekse basamak basamak çıkmakta fayda var. Aday gösterilecek mi , gösterildiği takdirde başkanlığını seçilene kadar sürdürmesinde fayda görürüz. Seçildiği takdirde yeniden TBMM Başkanı seçimi olur. 

SANA YAZIK OLMUŞ METİN AKPINAR

"Demokrasiye ulaşabilirsek ne ala, kavga dövüş olmaz, bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmde olduğu gibi belki lideri bacağından asarlar, belki mahzende ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar olabilir." demiş, Sana zaten yazık olmuş Metin Akpınar, (Fotoğrafı gösteriyor. Musolini'nin ayaklarından asıldığı) şu tabloyu, halk oraya toplanmış. 21. yüzyılda 2023 yılında Cumhuriyetin 100 yıldönümünün kutlanabileceği bir süreçte 1945'i örnek göstererek, eleştiri yapmak, eleştiri değildir.

Bu Metin Akpınar gibi toplumun genel kabulünü gören, sevdiği sanatçının, bu duruma düşmesi kötü örnek teşkil etmiştir. Hem kendisine, hem demokrasiye yazık etmiştir. Gösterilen örnek kötü bir örnektir. Böyle şey olmaz, olmamalıdır. Başka örnekler var mıydı, bizim Türk toplumunun geleneğinde ayaktan asılma yoktur. Geçmiş dönemlere baktığımız vakit ayaktan asılma yoktur, ayaktan asılmayı söylerseniz, bunu kast ediyorsanız, faşizmi kast ediyor, faşizmi kast ettiğiniz zaman Erdoğan'ı faşist gösteriyorsunuz. Bu Türkiye'de hiç bir siyasetçinin hakkında düşünülmeyecek durumdur. Metin Akpınar beyin 5 dakikalık konuşma yapmasını istiyorum. Ben yanlış bir örnek verdim, bu örnek yanlıştır, cehaletimdir, gafletimdir demesi , milletimden özür diliyorum demesi lazım. Bu tür örneklerle Türkiye'yi bir yere vardıramazsınız. Bu sebepten dolayı şu ayaklardan asılma fotoğrafını görüyorsunuz, ben bu sebepten dolayı çok üzgünüm. Türk demokrasisini yaşatayım derken, demokrasiyi katletmenin anlamı yoktur. Bir de tavsiye ediyorum, ortalık yumuşasın diyorum, Metin Akpınar'ın Abuzer Kadayıf filmini seyretsinler. Orada sosyolojiyle gerçekler arasındaki farkı görsünler.

DETAYLAR GELİYOR...