İzmir'de yaşanan boşanma davası, Yargıtay'ın çarpıcı bir kararıyla gündeme oturdu. Karşılıklı boşanma davasında erkeğin eski eşiyle görüşmesi ve evde eski ilişkiyi anımsatan şarkılar dinlemesi ile kadının evden kovma eylemleri mercek altına alındı. İlk mahkeme, erkeği "ağır", kadını ise "az kusurlu" buldu. Ancak istinaf mahkemesi bu kararı bozarak kadını "ağır", erkeği ise "az" kusurlu olarak değerlendirdi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, istinaf mahkemesinin kararını bozarak çifti "eşit kusurlu" ilan etti. Gerekçeli kararda, tarafların boşanmaya sebebiyet veren kusurlu davranışlarına dikkat çekildi. Erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, birlik görevlerini ihmal ettiği belirtilirken, kadının ise eşine hakaret ettiği, tehdit ettiği ve kıskandığı vurgulandı.

Mahkeme, her iki tarafın boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğunu kabul etti. Ayrıca, boşanma sonucunda kadının yoksulluğa düşeceği gerçeği de gözetilerek, kadın lehine uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini ifade etti.

Bu karar, benzer davalarda eşit kusur ilkesinin nasıl değerlendirileceği konusunda bir örnek teşkil ederken, aynı zamanda mahkemelerin davranışlarına dayanarak tarafları değerlendirirken adil ve dengeli bir perspektifin önemine vurgu yapmış oldu.