BBP Liderinden ABD'ye Sert Tepki: İnceldiği Yerden Kopsun

Büyük Birlik Partisi Lideri Mustafa Destici, ABD'de Temsilciler Meclisi'nin aldığı skandal karara tepki gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavrının sürdürdüğüne dikkat çeken BBP Lideri, "Hani ‘inceldiği yerden kopsun’ deriz ya… Genelde işler bu raddeye geldiğinde bu sözü söyleyen taraf üstünlüğünü korur ve dizginleri elde tutar, ‘hem suçlu hem güçlü’ takılan taraf ise bu ‘rest’in altında kalır!" ifadelerini kullandı. 1915 olaylarına ilişkin hi

BBP Liderinden ABD'ye Sert Tepki: İnceldiği Yerden Kopsun

BBP Liderinden ABD'ye Sert Tepki: İnceldiği Yerden Kopsun

Büyük Birlik Partisi Lideri Mustafa Destici, ABD'de Temsilciler Meclisi'nin aldığı skandal karara tepki gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavrının sürdürdüğüne dikkat çeken BBP Lideri, "Hani ‘inceldiği yerden kopsun’ deriz ya… Genelde işler bu raddeye geldiğinde bu sözü söyleyen taraf üstünlüğünü korur ve dizginleri elde tutar, ‘hem suçlu hem güçlü’ takılan taraf ise bu ‘rest’in altında kalır!" ifadelerini kullandı. 1915 olaylarına ilişkin hiç bir net kanıtın olmadığını fakat Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşunda özellikle kızılderelilere yönelik yapılan soykırımın her türlü belgesinin olduğunu hatırlatan Destici, Ortadoğu ve Afganistan'da da kan dökmekten başka hiç bir şey yapmayan ABD'ye yönelik TBMM vasıtasıyla suç hatırlatması yaptırılması gerektiğini söyledi.

ABD'nin aldığı karara ilişkin sosyal medya hesabından yazılı açıklama yayımlayan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici şu ifadeleri kullandı: 

Malumunuz ABD Temsilciler Meclisi, 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıyan tasarıyı kabul etti. Daha sonra ise Türkiye'ye Suriye'nin kuzeyindeki Barış Pınarı Harekatından dolayı yaptırımlar uygulanmasını içeren bir tasarıyı daha onayladı.

Üstüne üstlük ABD Temsilciler Meclisi’nin kararının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda kabul edilmesi ise Türkiye’nin egemenlik haklarına olan hasımlığın ve tahammülsüzlüğün en önemli alametidir.ABD’nin aldığı bu karar bizim için; Suriye’de karizması çizilen ve hesapları bozulan ABD’nin hasmane hamlelerinden herhangi biri olmasından öte başka bir şey ifade etmiyor.ABD’li Kongre Üyelerinin,Türkiye’nin Harekâtı’nı eleştirirken,YPG gibi  terör örgütlerini"Kürtler”niteleyip,bunların iplerini ellerinde tutan kendilerini Suriye’de perişan etmemizin adını “etnik temizlik” olarak koymuşlar! Bu gerçek dışı niteleme de bir tahammülsüzlük örneğidir.Hiçbir bağlayıcılığı olmayan ve sembolik bir nitelik taşıyan Amerikan Temsilciler meclisi neyi oylamış ve onaylamıştır? Olmayan bir şey onaylanır mı? Şu ana kadar bir ülke nezdinde veya uluslararası düzeyde bir mahkeme dahi kurulamamıştır. Kurulamaz, çünkü hiçbir kanıt yoktur.

Düşünsenize… 1915 yılında Osmanlı çepeçevre ateş altındayken, savaş hatları arkasındaki Ermeni silahlı isyan gruplarının Hınçak ve Taşnak çeteletinin sabotaj ve kıyımları (askeri gereklilik’ten ötürü) “tehcir” kararını zorunlu kılmıştı.Zamanın Osmanlı hükümeti, savaş dönemi şartlarında cephe savaşı verdiği Rus, İngiliz ve Fransızların maşalığını yapan isyankâr bir grup Ermeni çetelerine yardım eden grupları yerlerinden alıp yine ülke sınırları içinde başka yerlere taşıma-iskan etme ‘hakkını’ kullanmıştı.

Hani ‘inceldiği yerden kopsun’ deriz ya… Genelde işler bu raddeye geldiğinde bu sözü söyleyen taraf üstünlüğünü korur ve dizginleri elde tutar, ‘hem suçlu hem güçlü’ takılan taraf ise bu ‘rest’in altında kalır! Buradan önerimdir. Başta TBMM olmak üzere;belediye meclislerimizden tutunda, birlik ve oda meclislerimize kadar tüm kurumlarımızdan ABD’nin ispaniklere,kızılderililere-zencilere yaptığı zulmü, Ortadoğu’da işledikleri insanlık dışı uygulamaları,savaş suçlarını yüzlerine vuralım.Ortadoğu,Afganistan, Afrika ve dünyanın başka noktalarında yaptıkları katliamlarla ilgili Kınama kararları çıkartılıp dünyaya deklare edelim…on olarak; İğrenç lobilerin baskısı sonucu alınan kararlarla Türkiye'yi sözde hırpaladıklarını sananlara karşı, gerekirse bedel ödemeyi göze alarak, mütekabiliyet hakkımızı sonuna kadar kullanmalı, sahip olduğumuz tüm “zarar verme”  potansiyelimizle duruma vaziyet etmeliyiz!