Son Dakika! DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Habertürk Canlı Yayınında Konuştu: Ayasofya Camii için Bana Davet Gelmedi

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk'te katıldığı canlı yayında gündeme ve partisinin çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunuyor.

Son Dakika! DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Habertürk Canlı Yayınında Konuştu: Ayasofya Camii için Bana Davet Gelmedi

Biz parti programımızı oluştururken 24 komisyonda 300 kişi çalıştı. Parti programımız etrafında bu kişiler buluştular. Mesela bir dış politika bölümünü okursanız, orayı 3 eski Dışişleri Bakanlığı müsteşarı, 6-7 emekli büyükelçimiz, çok iyi üniversitelerden akademisyenlerimiz yazdı. 9 sayfa dış politika dökümanı ortak akıldır. Ona itiraz edecek tek kişi çıkmadı. Dış politika dar ideolojiyle yönetilecek bir alan olamaz. Bu ülkenin top yekün çıkarı neyse o şekilde olur.  Dar bir siyasi bakışla bakamazsınız. 

Eğitimi biz ideolojiler üstü alan olarak görüyoruz. Evrensel bakış açısıyla iyi insan yetiştirmek var. Şu tip, bu tip insan yetiştirmek diye bir şey yok. Eğitime bakışımız çok farklı. Bugünün meselelerinde boğulmayan, geleceğin dünyası teknolojisini dikkate alan, 3 yaşından itibaren çocukları eğitim içerisine alan, öğrenmeyi öğreten esneklikler içeren bir yapı olan, adeta her kişinin kendisine özel müfredatla eğitimini sürdürebileceği, hayatında bir kaç meslek değiştirebileceği sistem öngörüyoruz. 

Özgürlük ve seçenekler üzerinden gittiğinizde orada seçenekler bol.

"Ayasofya'da zaten namaz kılınıyor idi"

Hükümetin bir anda alıp açıkladığı kararlar var. Ondan sonrası sadece yorumdur. Kimi böyle oldu, şöyle oldu diyebilir. Ayasofya meselesinde farklı görüşte olanlar var. Ayasofya konusunun derin analizi yapıldı. Tarihsel, kültürel, dini ve uluslararası açıdan analizi yapıldı. Peki ama ne oldu, hükümet bir karar aldı. Daha doğrusu Cumhurbaşkanı bir karar aldı. Ben Ayasofya'nın açılmasıyla ilgili hayırlı olsun dedim, ama aynı zamanda kültür mirası olan yapının dokusunun korunması gerektiğine vurgu yapan açıklama yaptım. Her dönemde bir hassasiyet olmalı. Bu çok eski bir yapı, 5-6'ıncı yüzyıldan gelen bir yapı. Milattan öncesine varan iddialar da var. Özen gösterilmesi lazım, ortak bir kültürel miras olarak korunması önemli. Bizden önceki nesil için Ayasofya'da camii çok önem verdiği, sağ-sol çatışmasının olduğu dönemde çok üzerinde durulan konuymuş. Ayasofya'da zaten namaz kılınıyor idi, Bayram namazı kılınıyordu, Ayasofya minarelerinden ezan okunuyordu. Ana yapıda namaz kılınıp kılınmaması burada karar.

"Hükümetin pek çok konuda başka problemleri örtmek için gündeme getirdiği farklı maddeler oluyor"

Hükümetin pek çok konuda başka problemleri örtmek için gündeme getirdiği farklı maddeler oluyor. Daha önce Ayasofya ile ilgili , 'Bu tuzaktır, oyuna gelmeyin' gibi ifadeler kullanıldı. Ana yapısının tekrar camii yapılmasıyla ilgili ifadeler kullanıldı. Biz böyle bir şey yaparsak, dünyadaki diğer camilerin başına ne gelir diye konuşmalar oldu. Ne değişti ki? Benim hükümette olduğum dönemde hiç gündeme gelmedi. Açıkcası sorunlar çok büyük Türkiye'de, kovid salgınının etkisi var tabi ekonomide ama, geçen sene kovid öncesi yüzde 0.9 büyüme hızımız var. Bankacılıkla ilgili, pek çok sektörle ilgili sıkıntılar var.

"İŞTEN ÇIKARMA YASAKLARI VAR, KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ İLE ÇALIŞIYOR GİBİ GÖRÜLÜP İŞE GİTMEYENLER VAR"

Geçtiğimiz sadece bir yıl içinde 2 milyon 600 bin kişi işini kaybetmiş. İstihdamda görünüpte iş başında olmayan 7 milyon insan var.   İşten çıkarma yasakları var, kısa çalışma ödeneği ile çalışıyor gibi görülüp işe gitmiyor, TÜİK verileri bunlar. Yönetimin de siyaset çarkını döndürmesi gerekiyor. Sünni gündemler getiriliyor sürekli. Benimle misin, bana karşı mısın? gibi.

SİZE AYASOFYA CAMİİ'NDE CUMA NAMAZI İÇİN DAVET GELDİ Mİ?

Bana davet gelmedi. Ayasofya Camii'ndeki ilk cuma namazına giderdim. 

KİMSE TÜRKİYE'Yİ TEHDİT OLARAK GÖRMESİN

Dış politika, ekonomi , eğitimde de bir yanlış başka yanlışla düzeltilmez. Bunların hepsi müzakare yoluyla konuşarak, bunların hepsi çözülebilecek konular. Biz kendimizi güçlü hissedelim, kimse Türkiye'yi tehdit olarak görmesin. İç siyasete gaz vermek için yönetimin verdikleri dışarıdan bakıldığında tehdit olarak görülebiliyor. Başka ülkeler ülkemizi tehdit olarak gördüğü zaman olacak işler olmuyor.

Türkiye kötü yönetiliyor, yetkinlik. Ehliyet liyakat sahibi insanların sayısının devlet yönetimi yapısında hızla azalmış olması sorun. 2011 seçimlerinden sonra diyelim, o dönemden itibaren biraz işler değişmeye başladı. Liyakattan öte sadakat daha öne çıkmaya başladı. 4 yıl daha bakan olarak mücadele, arkasından parti içinde mücadele yaptık ama baktık olmuyor, yep yeni yola çıktık. İçeriden mücadelenin değeri vardı. Sessiz ama iyi bir mücadele verdk. Biz hep dediğim gibi bir yanlış başka yanlışla düzeltilmez derken karşımızdaki gelişmeler farklı bir çizgideydi. 

Problemlerin temeline indiğimizde yetkin insan sayısının düşmesi, kararların sadece merkezi olarak alınması. Dar bir çevre ve tek bir karar makamı, yetkili tarafından pek çok kararın verilmesi. Tek bir merkezden , tek bir merciden yönetilemeyecek kadar büyük bir ülke Türkiye, böyle yönetmeye çalışırsan, milli gelir de düşer. Dış politikadaki etkinlik neredeyse sıfır, silah gücüyle , zoruyla bir şey yapabiliyoruz. Silah gücüyle ne yapabiliyorsak yapıyoruz. Bunlar kötü sonuçlar. İçerideki huzursuzluğun artması, bunların kapanması için özgürlüklerin kısıtlanması bunlar sorunlar.

Cumhurbaşkanlığı forsu ile parti logosu yan yana kullanmaya başlandığından beri ülkemiz dikiş tutmadı. Anayasamızdaki madde değişmedi, Cumhurbaşkanının tarafsızlığı maddesi değişmedi. Cumhurbaşkanlığı tarafsızlık maddesi değişmedi. Tarafsız olması anayasal bir hüküm olan, aynı zamanda ülkenin doğru yönetilmesi için olumlu bir etki olması gerekirken, diğer partilere karşı tek başına durunca birleştirici olmuyor. Bir taraf olan bertaraf olur gibi ifadeler, bunlar Türkiye'ye faydası olan şeyler değil. Bunları gördüğümüz için yep yeni bir siyasi hareket olmasına karar verdik yola çıktık. 

DETAYLAR GELİYOR...