Prof. Dr. Çeliktaş: “Teknoloji ve spor yapmamak kamburluğu artırıyor”

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çeliktaş, günümüzde telefon, tablet ve bilgisayar gibi teknolojik aletlerin sıklıkla kullanıldığını, buna bağlı olarak öne eğilerek çalışmanın da arttığını belirterek, “Günlük yaşam koşulları nedeniyle özellikle spor yapmayan kişilerde sırt kaslarının hızlıca güçsüzleştiğini görüyoruz. Bu da kamburluğu artırıyor” dedi.

Prof. Dr. Çeliktaş: “Teknoloji ve spor yapmamak kamburluğu artırıyor”

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çeliktaş, günümüzde telefon, tablet ve bilgisayar gibi teknolojik aletlerin sıklıkla kullanıldığını, buna bağlı olarak öne eğilerek çalışmanın da arttığını belirterek, “Günlük yaşam koşulları nedeniyle özellikle spor yapmayan kişilerde sırt kaslarının hızlıca güçsüzleştiğini görüyoruz. Bu da kamburluğu artırıyor” dedi.

VM Medical Park Mersin Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çeliktaş, kamburlukla (kifoz) açıklama yaparak, uyarı ve önerilerde bulundu. Kifozu, omurganın normalden daha fazla öne eğilmesi olarak tanımlayan Çeliktaş, “Kifozun nedenleri doğumsal olabileceği gibi, sonradan kazanılmış romatolojik hastalıklar da olabilir. Kifoz tedavisi; egzersiz, korse veya cerrahi olarak yapılabilmektedir” diye konuştu.

“Vücudumuzun dengesi gittikçe öne doğru eğiliyor”

Doğuştan gelen kifozların bir kısmında omurgayı oluşturan omurların bir veya birkaçının ön tarafında doğuştan gelen yokluk bulunduğunu ve omurganın öne eğilmesinin doğumdan itibaren belirgin olduğunu ifade eden Çeliktaş, “Bir başka kifoz nedeni ise büyüme sırasında omurganın ön tarafının arka tarafına göre daha yavaş ve az gelişmesi sonucu zamanla fark edilen kifozdur. Her ikisinde de omurga öne doğru eğilir ve belirgin bir kamburluk olur. Erişkinlerde gördüğümüz kifoz ise omurgamızın ön tarafındaki kaslarda ve bağlardaki aşırı sertleşmeye bağlı öne doğru eğilmedir. En vurgulayıcı örneği Ankilozan Spondilit hastalarında görülür. Vücudun dengesi gittikçe öne doğru kayar, omurga sertleşir, hareket açılığı azalır ve sonunda yürürken karşıya bakmak bile zorlaşır. Diğer sık karşılaştığımız kifoz tipi ise postural (duruşsal) kifozdur” diye konuştu.

“Teknoloji ve spor yapmamak kamburluğu artırıyor”

Teknoloji ve hareketsiz yaşamın da kamburluğu artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Çeliktaş, “Özellikle gençlerde ve erişkinlerde, günümüzde sıklıkla kullanılan telefon, tablet ve bilgisayar gibi teknolojik aletlere bağlı olarak öne eğilerek çalışma arttı. Günlük yaşam koşulları nedeniyle özellikle spor yapmayan kişilerde sırt kasları hızlıca güçsüzleşiyor. Sonuçta, iyi egzersiz programı ile düzeltilebilecek duruşsal kifozla karşılaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Kifozun günümüzde tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu dile getiren Çeliktaş, “İlerlemiş hastalıklarda hastalar sadece önlerindeki yere bakacak şekilde yürümektedirler. Çok büyük eforla karşılarındaki insanın yüzüne bakabilirler” şeklinde konuştu.

Ailelere de uyarılarda bulunan Çeliktaş, çocukluk döneminde kamburluğu anlamanın yolunu şöyle anlattı: “Özellikle ayakta duran çocuğa yandan bakıldığında sırtında aşırı bir çıkıntı olması durumunda veya çocuklar öne eğildiğinde, hepimizde var olan hafif öne eğilme açısının daha fazla olduğunu gördüğünüzde doktora başvurmalısınız.”

“Kifoz derecesine göre cerrahi yönteme başvurulabilir”

Kifoz tedavisinin nedene ve hastalarda ölçülen kifoz açısına göre planlandığını söyleyen Prof. Dr. Çeliktaş, kamburluk derecesinin belirli omurgalar arasında ölçülen açılara göre hesaplandığını, 40 derecenin normal bir açı olduğunu belirtti. Çeliktaş, “Genel olarak; bu açı 40 derecenin üstündeyse kifoz başlangıcıdır; 75 derecenin üstündeyse cerrahi yöntem ile tedavi edilmesi gerekir. Özelikle gelişme döneminde mümkün olduğunca cerrahi yapmamaya çalışıyoruz; egzersiz ve korse tedavilerini ısrarla deniyoruz. Bunların hepsinin başarısız olduğu durumlarda ise cerrahi tedavi ile yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz” dedi.

Cerrahi tedavi olarak küçük deformitelerde sadece kısa segment ameliyatların yeterli olduğunu kaydeden Çeliktaş, büyük deformitelerde ise omurganın belirli seviyelerinde kontrollü kırıklar oluşturarak hastanın omurgasını düzelttikleri söyledi. Her iki durumda da hastaların ameliyat sonrası gün ayağa kalkabildiklerini, yatağa bağlı kalmadıklarını belirten Prof. Dr. Çeliktaş, muhtemel omurilik yaralanmalarının günümüzde kullanılan nöromonitor denilen aletlerle binde 1’ler seviyesine düştüğünü kaydetti.