Yeni Parti Hazırlıklarında Sona Gelen Ali Babacan : Cumhurbaşkanımız Ayrılmamızı İstemedi Ama...

Yeni Parti Kuruluşu hazırlıklarını sürdüren Ali Babacan, Habertürk ekranlarında Fatih Altaylı ile Teke Tek programının canlı yayın konuğu oldu. Ali Babacan Fatih Altaylı ile Teke Tek programında neler söyledi? İşte detaylar...

Yeni Parti Hazırlıklarında Sona Gelen Ali Babacan : Cumhurbaşkanımız Ayrılmamızı İstemedi Ama...

Yeni Parti Kuruluşu hazırlıklarını sürdüren Ali Babacan, Habertürk ekranlarında Fatih Altaylı ile Teke Tek programının canlı yayın konuğu oldu.

Ali Babacan'ın konuşmasından satır başları:

Aslında AK Parti'den ayrıllmam bir süreç. Bir gecede verilmiş bir karar değil. Biz partinin kurucularından birisiyiz biliyorsunuz. Kurucular kurulu üyesi olarak başladım. Kuruluşta 34 yaşındaydım, Bakan olduğumda 35 yaşındaydım.Daha önce iş hayatındayken, o günün 28 Şubat iklimi ve 2001 ekonomik krizinin ardından yeni bir siyasi hareket gerektiğine karar vermiştik. Ve arkadaşlarımızla beraber çalıştık , AK Parti'yi kurduk. Kuruluşta önemli değerler vardı. Önce insan diyorduk. Türkiye'deki en büyük sorunlardan birisinin insan hakları olduğunu söylüyorduk, Türkiye'de demokrasinin hep işlemediğinden şikayet ediyorduk, hukukun üstünlüğü ilkesinin örselendiğinden şikayet ediyorduk. Dolayısıyla bu değerlerin yeniden inşası için yeni bir parti , AK Parti ortaya çıktı. Zaman içerisinde uygulamalar ile yola çıkış değerleri arasında farklar oluştu. 2011 -2012'den başlayan, 2013'den sonra hızlanan bir süreçti. Uzun süre bunları düzeltmek adına çaba harcadık. Bunlar evrensel ilkeler, tüm dünyada kabul edilen ilkeler, hukukun üstünlüğü, insan hakları diyorsak bunlar evrensel ilkeler. Bunların örselenmesi bizi rahatsız etti. Düzeltmek için çaba sarf ettik, bir noktadan sonra düzelme olmuyordu. 2012 -2013'den sonra 2019 yılına kadar içeriden çok mücadele verdik, ama düzelme olmadı. İlkelerimiz neydi, şeffaflık ilkesi, hesap verilebilirlik ilkesi, kararların istişareyle verilmesi, kurumların güçlü olması, itibarlı olması. Kural bazlı yönetim, karar alıyorsanız bu kuralların temeli olması lazım.  Sadece değerlerde değil ilkelerde de sapma meydana geldi. Türkiye'de her alanda sorunlar büyüdü, bu sorunların çözümü konusunda ülkenin karanlık tünele girdiğini hissettik. Zamanında sorumluluk üstlendik. Bu arkadaşların bazıları ya AK Parti'den kendileri ayrıldı ya da birileri gönderdi.  

Sn. Cumhurbaşkanımız benim ayrılmamı çok istemedi açıkçası. Türkiye'deki problemlerin büyümesi ve çözümünün imkansız görülmesi bizi yeni bir çalışmaya mecbur bıraktı. Bunu bir toplumsal sorumluluk olarak hissettik. Türkiye'nin başarılı olduğu dönemlerde, o dönemde bir miktar katkısı olan insanlar olarak Türkiye'nin içindeki durum bizi üzdü. Ama üzülüp de kendimizi kahredecek kendimizi köşeye çekilecek halimiz de yok doğrusu. Bu problemleri çözmek için yeni bir iddia ile ortaya çıkmakta bizim üzerimize bir görev açıkcası.

Aksi halde bunu yapmasaydık vicdan azabı duyacaktık. Bir süre düzene zarar veririz diye korku yaşadık. Hiç bir şey yapmazsak bunun vebali ağır olacak korkusu hakim oldu. Bize diyorlar ki, "neden bir şey yapmadınız dediler. Niye geri durdunuz" diyorlar. Görev yaptığımız dönemle alakalı hiç bir sorumluluktan kaçacak halimiz yok, reddi miras yapamayız. Görevde olduğumuz dönemden sorumluyuz. Ancak şunu da unutmamak lazım ki, Türkiye'de parti disiplin ile parti içi demokrasi arasında ikilem söz konusu. Parti içi demokrasi, özeleştiri mekanizmaları çalıştırılamıyor. Türkiye'de reform edilmesi gereken konulardan birisi de parti içi demokrasiyi işletecek mekanizmaları mecbur hale getirmektir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konusunda geri adımda durdum, o dönem parti milletvekiliydim, bana sahaya çıkmam söylendi fakat konuşursam beni dinleyenlerin Hayır'a oy vereceklerini söyledim.

Hangi alana bakarsanız bakın pek çok sorun sadece büyüyor.

Geleceğe dönük bir strateji hiç bir alanda görülmüyor. Açıklanan ekonomik programların piyasada bir karşılığı yok. Programların içeriğini görenler, parametrelerini test edenler görüyor ki bunun arkasındaki teknik ve getirmesi gereken perspektif ve güven yok. Türkiye'ye öngörülebilirlik getirmekten uzak programlar.  Çin'e gittim Çin ekonomisine tavsiye niteliğinde konuşma yaptım, Ortadoğu jeopololitiği toplantılarına davet edildim. Dünyanın pek çok yerinde görüşlerime başvuruldu. g20'ye bir de rapor hazırladık. Heyet halinde. 

Bir sonraki ekonomik krizin önlenmesi için bugünden ne yapmamız lazım ona göre rapor hazırladık. Görüş ve önerilerimizi hazırladık. Bir bakıma küresel bir perspektiften dünya krize girmesin, daha iyi finansal açıdan yönetilsin diye görüşlerimizi sunduk. Osaka zirvesinde görüşlerimiz kararlar kısmına alındı. Çok yoğun dönem geçirmiştik. Katıldığımız toplantılarda insanları dinleme imkanımız oldu. Bu son 4 yıl insanları dinlemek için çok iyi bir fırsat oldu. Ne düşünüyorlar, ne hissediyorlar, dünya nereye gidiyor, ciddi yeni akımlar var dünyada. Dünyayı bilmeden tamamen içinize kapanarak, Türkiye'nin sadece kendi dinamitleriyle başarıya ulaşması mümkün değil. 

Abdullah Gül Sorusuna Yanıt

Öncelikle Abdullah beyin Cumhurbaşkanlığı dönemiyle ilgili küçük bir konu hakkında vurgu yapmam lazım. Abdullah bey kanunların büyük bölümünü onaylamıştır, hazırlama noktasında çok fazla müdahale etmiştir, veto etmemek için o yüzden yanlış anlaşılıyor. Ben işin içerisinde olan biri olarak bunu söylüyorum. Atamalar konusunda baştan konuşulup yapıldı. İçeride itilaf, farklı görüş o zaman pek yayılmadı. Bunun üzerinden prim yapılabilirdi ama bunu yapmadı. O hakkı teslim etmek lazım. O gün için, ülke için, devlet için uyumlu görüntü istikrar açısından önemliydi. Buıgüne gelecek olursak, Abdullah beyle bizim kaygılarımız aynı. Gelecek vizyonumuzda aynı. En son tarafsız Cumhurbaşkanı olduğunu söyledi. Bugün nasıl çalışıyoruz kendisiyle, kendisi bizim çalışmamıza destek veriyor, ayda bir ya da iki defa oturuyoruz. Dışarıdan bilgisi , tecrübesiyle bize destek veriyor. Nihai kararı biz veriyoruz. Bu ilişkilerin çok açık olması lazım. 

Gelecekle ilgili bizim üzerimizde çalıştığımız siyasi parti hazırlığı. Çok geniş toplum kesimlerine hitap etmeyi amaçlayan bir siyasi parti. Türkiye toplumunu mümkün olduğunca yüksek temsil gücüne sahip olup, yeni bir Türkiye oluşturması. Bu ana akım siyasi hareket olacak. Dar bir çerçeve, dar ideoloji olmayacak.  Geniş kesimlerin üzerinde ittifak kuracağı bir çalışma olacak. Bizim ne ittifak ne ortak aday derdimiz var. Bizim amacımız çalıştıklarımızı uygulama. Türkiye geleceği için siyasi desteğe ulaşmak.