Alkol, Tütün ve Akaryakıt Sektörleri için Yeni Kanun Teklifi

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin TBMM'ye sunduğu yeni kanun teklifi ile Akaryakıt, alkol, tütün sektörlerine zorunlu teminat şartı getiriliyor.

Alkol, Tütün ve Akaryakıt Sektörleri için Yeni Kanun Teklifi

AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız TBMM'de düzenlediği basın toplantısında daha önce yapılan düzenlemelerle fiili akaryakıt kaçakçılığının önlenmesi bakımından ilerleme kaydedildiğini belirterek, "Teklifle akaryakıt, LPG, tütün ve alkol ürünlerine teminat uygulamasına geçilecek. Bu işe ilk defa girecek olanlardan 10 milyon, halihazırda sürdürenlerden ise 100 milyon liraya kadar, geçmiş yıl cirosunun yüzde 1'ine kadar olmak üzere teminat alınması öngörülüyor. Bu teminat özellikle vergi kaçakçılığını ortadan kaldırmayı ve piyasa güvenliğini temin etmeyi amaçlayan bir düzenlemedir. Teminatı vermeyen bu alandaki aktörlere 25 bin liradan 1 milyon liraya kadar özel usulsüzlük cezası öngörülüyor. Teminat ödenmemesi halinde faaliyet izni verilmeyecekŞimdi de özellikle mali alanda, bir yandan otomasyon sistemlerinde, diğer taraftan sahte fatura düzenleyerek piyasayı ve rekabeti bozan, vergi kaçakçılığına fırsat veren uygulamaların önüne geçmek suretiyle de bu alanı tabiri caizse 360 derece düzenleyerek, hem akaryakıt kaçakçılığını hem vergi kaçakçılığını önlemeyi hem de kayıt dışı ekonomiyi minimize etmeyi amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

TBMM'YE SUNULAN TEKLİFİN GENEL GEREKÇESİ:

GENEL GEREKÇE

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi hedeflenmektedir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için piyasada haksız rekabetin önüne geçilmesi ve tüm tarafların mali ve teknik mevzuata uygun davranmalarının sağlanması son derece önem arz etmektedir. Özellikle 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun ile 5015 sayılı Kanunun 20 nci maddesine eklenen "5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez." hükmünün olumlu etkileri ile birlikte ulusal marker ve bayi denetim sistemlerinin katkıları ile 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında yer alan kaçakçılık fiilleri ile mücadelede büyük oranda başarıya ulaşılmıştır. Kaçakçılıkla mücadelede sağlanan bu başarı Devletin vergi gelirlerinde olası kayıpların önüne geçilmesini sağladığı gibi petrol piyasasında faaliyet gösteren taraflar arasında haksız rekabetin de giderilmesine yardımcı olmuştur. Bununla birlikte son dönemde akaryakıt kaçakçılığının yerini, halk arasında "fatura ticareti" olarak bilinen mali usulsüzlüklerin aldığına ilişkin ciddi emareler karşımıza çıkmaktadır. Bu tür usulsüzlüklerin ciddi boyutlarda vergi ziyaına neden olduğu gibi piyasada faaliyet gösteren taraflar arasındaki rekabete de zarar verdiği görülmektedir.
Bu kapsamda yukarıda yer alan olumsuz durumların önüne geçilebilmesi için bir dizi değişikliğe ihtiyaç duyulmuş ve bu Kanun teklifi hazırlanmıştır. Kanun teklifinde 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununda değişiklik yapılması öngörülmektedir.
Sürdürülebilir bir petrol piyasası 5015 sayılı Kanunun koyduğu en önemli hedeflerden biridir. Petrol piyasası sermaye yoğun bir sektör olup lisans sahiplerinin belirli teknik ve ekonomik kriterleri sağlar durumda olması sürdürülebilirlik açısından oldukça önemlidir. Petrol piyasası yapısı gereği usulsüz kazanç sağlamak isteyen taraflar için her zaman önemli bir hedef olmuştur. Bu durumun önüne geçilebilmesi için sektörde kalıcı ve güçlü firmaların oluşmasını sağlamak önem arz etmektedir. Kanunla halihazırda EPDK'ya verilmiş olan teknoloji, kalite, güvenlik, hizmetve teşebbüsün sürdürülebilirliğine ilişkin teknik, ekonomik kriter ve özel şart belirleme yetkisine ilişkin hususun netleştirilmesi ihtiyacının karşılanması amacıyla gerekli hükümler 5015 sayılı Kanuna eklenmektedir.


5015 sayılı Kanunun 7 nci maddesi kapsamında dağıtıcı lisansı  sahipleri  Kurum tarafından belirlenen esaslara uygun olarak bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmak ve uygulamakla yükümlü kılınmıştır. Yapılan ikincil düzenlemeler ile bayi denetim ve otomasyon sistemi uygulamaya konulmuştur. Özellikle kaçak akaryakıt ile mücadele konusunda bu sistem önemli bir rol oynamıştır. Ancak gerek petrol piyasasında karşılaşılan usulsüzlüklerin yapısının değişmesi gerekse gelişen teknoloji ile birlikte bu denetim siteminde değişiklik yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Değişiklik ile bayi denetim sisteminin bir parçası olan otomasyon sistemini kuranların da EPDK tarafından yetkilendirilmesi ve kurdukları ve teknik destek sağladıkları bu sisteme ilişkin dağıtıcı lisansı sahipleri ile birlikte müştereken sorumlu kılınmasına ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Böylelikle gerek otomasyon sisteminin kurulması gerekse işletilmesi aşamaları çok daha kontrollü bir hale getirilmektedir.


Dağıtıcılar arası akaryakıt ticareti sektörün maliyet etkin bir şekilde faaliyetlerini sürdürmesi için önemli bir araçtır. Bu aynı zamanda akaryakıt arzının kesintisiz bir şekilde devamı için de gereklidir. Özellikle akaryakıt ithalatı gerçekleştirme kapasitesi olmayan küçük ve orta ölçekli dağıtıcılar piyasa faaliyetlerini sürdürmeleri konusunda dağıtıcılar arası akaryakıt ticaretini sıklıkla kullanmaktadır. Ancak ithalat veya rafineri kanalı ile temin edilen akaryakıtın birden fazla kere el değiştirmesi maliyet artırıcı bir unsur olarak karşımıza çıktığı gibi akaryakıtın dolayısıyla piyasasının izlenebilirliğine ciddi oranda zarar vermektedir. Bu kapsamda dağıtıcılar arası akaryakıt ticaretinin kullanım amacına zarar vermeksizin, bir dağıtıcıdan temin edilen akaryakıtın bir başka dağıtıcıya satılmasına ilişkin kısıtlama getirilmektedir.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3 üncü maddesi kapsamında izin alınmaksızın solvent, madeni yağ, baz yağ, asfalt ve benzeri petrol ürünlerinden akaryakıt üreten, satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticari amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişilere adli yaptırım uygulanmaktadır. Bununla birlikte gelişen teknoloji ile birlikte petrol bazlı olmayan diğer maddelerden de kaçak akaryakıt olarak kullanılabilme özelliğine sahip ürünlerin üretilebildiği görülmüştür. Bunun başında bitkisel yağ ve bunların atıkları gelmektedir. Kaçakçılıkla mücadelede zafiyet oluşturulmaması açısından akaryakıt yerine kullanılan diğer ürünler de ilgili kaçakçılık fıkrasına eklenmektedir.


Diğer taraftan başka birçok alanda halihazırda uygulaması bulunan belirli bir hakkın kullanılabilmesi için vergi borcu bulunmaması zorunluluğu petrol ve sıvılaştırılmış petrol gazları piyasaları için de getirilmektedir. Söz konusu değişiklik doğrultusunda bu piyasalarda faaliyet göstermek üzere başvuru yapanların, faaliyeti sırasında lisanslarında tadil yaptırmak üzere başvuruda bulunanların ve lisans süresinin uzatılması için başvuranların vadesi·geçtiği halde ödenmemiş 6183 sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında borcunun bulunmaması gerekecektir. Böylelikle vergi yoğun sektörler olan akaryakıt ve LPG piyasasında faaliyet gösteren taraflara ilişkin olarak vergi tahsilat kapasitesi büyük oranda iyileştirilecektir.


Özel Tüketim Vergisi Kanunun (I) sayılı listesinde yer alan petrol ve petrol ürünleri mahiyetleri itibarıyla stratejik ürünlerdir. Söz konusu mal ve ürünlere ilişkin piyasada sahte ürün ya da kayıt dışılık yoluyla rekabet eşitsizliğinin meydana gelmesi ilgili otoriteler tarafından belirlenen kurallara tam olarak uymak suretiyle faaliyette olan mükelleflerin yanı sıra genel olarak tüm toplum açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu sonuçların ortaya çıkmaması ve piyasa ekonomisinin etkin bir şekilde çalışabilmesini temin etmek amacıyla bahse konu ürünlere yönelik olarak yukarıda ifade edilen değişikliklerin yanı sıra Vergi Usul Kanununda da değişiklik yapılması öngörülmektedir.
 Vergi Usul Kanununun fatura nizamına ilişkin maddesine eklenen düzenleme ile halihazırda Kanun gereği mal teslimi ya da hizmetin ifasından itibaren 7 gün içinde düzenlenmesi gereken faturanın, vergi güvenliğini sağlamak ve kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele etmek amacıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türü dikkate alınarak belirlenen durumlarda 7 günden daha kısa sürede ya da malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesine imkan tanınmaktadır.


Vergi Usu! Kanununun 257 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent ile 5015 sayılı Kanun ve 5307 sayılı Kanun kapsamında lisansa tabi faaliyetlerde bulunanlar ile söz konusu madde gereğince bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretleri kullanma zorunluluğu getirilen ürünleri imal veya ithal edenlerden gerek yeni işe başlama sırasında gerekse faaliyet süresince ve aynı zamanda bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinden önce, bu faaliyetlere ilişkin piyasadaki rekabet eşitsizliğin meydana gelmesine engel olmak, söz konusu mal ve ürünlere ilişkin olarak hesaplanan özel tüketim vergisi ile katma değer vergisi başta olmak üzere doğacak vergilerin tahsilini güvence altına almak amacıyla, maddede belirtilen tutar ve oranda teminat alınması öngörülmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı söz konusu teminat tutarının belirlenmesi sırasında, mükelleflerin; faaliyet alanı, hukuki statüsü, mükellefiyet süresi, aktif  veya öz sermaye büyüklüğü, çalışan sayısı, hakkında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı, iş veya üretim hacmi ile ürün ve mükellef gruplarını dikkate alarak bu kriterler kapsamında vergiye uyumu yüksek olan mükellefler ile uyum düzeyi düşük olan mükelleflerin farklı tutarda teminat vermekle yükümlü olmasını sağlayacaktır. Bakanlık aynı zamanda söz konusu kriterler uyarınca hangi hallerde teminatın verilmesine gerek olmadığını belirleyebileceği gibi lisans türleri itibarıyla farklı belirleme de yapabilecek, maddede yer alan tutar ve oranları iki katına kadar artırıp sıfıra kadar indirebilecek, teminatın verilmesi gereken zamanı, iadesi ve tamamlanmasına ilişkin hususların yanı sıra uygulamaya ilişkin usul ve esasları da belirleyecektir.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 nci maddesine eklenen düzenlemeyle, mükerrer 257 nci maddeye eklenen hüküm gereğince verilmesi gereken teminatı vermeyen mükelleflere, özel usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülmektedir.
Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesine eklenen (ç) fıkrası ile akaryakıt piyasasındaki kayıt dışılık ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi ve belge düzenlenmemesi suretiyle birim fiyat üzerinden yapılan haksız rekabetin önüne geçilmesi amacıyla gerek kaçak alınan akaryakıtın gizlenmesi gerekse akaryakıt kaynaklı olarak ödenmesi gereken vergilerin alınan ve/veya satılan akaryakıta ilişkin fatura vb. belgeleri düzenlememek suretiyle ziyaa uğratılması amacıyla, ödeme kaydedici cihazlardaki mühürleri kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenlerin üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması amaçlanmaktadır.

Vergi Usul Kanununun 359 ucu maddesine eklenen (ç) fıkrasında sayılan fiillerle işlenen kaçakçılık suçlarıyla etkin bir şekilde mücadele edilmesi ve tespit edilen hususların bir an önce yargı makamlarının önüne getirilmesi amacıyla, bu fiillerle işlenen suçlarda vergi incelemesine başlanmadan ya da incelemenin bitmesi beklenmeden, vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları tarafından düzenlenen rapor ile ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasının Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi ve kamu davasının açılması bakımından da incelenmenin tamamlanması şartının aranmaması temin edilmektedir.