Milli Eğitim Bakanı'ndan Canlı Yayında Ek Atama ve Öğretmenlerin Aşılanma Süreciyle İlgili Açıklama Geldi

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenlerin koronavirüs aşılama takvimine ilişkin açıklamalarda bulundu. TV100 ekranlarında Okan Bayülgen'in 'Nokta' programının konuğu olan Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılama takvimiyle ilgili soruya yanıt verdi. Bakan Selçuk, an itibariyle 425 bin öğretmenin aşı sürecinin başladığını, öğretmenlerin randevularını alarak aşılarını yaptırabileceklerini söyledi.

Milli Eğitim Bakanı'ndan Canlı Yayında Ek Atama ve Öğretmenlerin Aşılanma Süreciyle İlgili Açıklama Geldi

Bakan Selçuk şunları söyledi:

Bundan iki hafta önce 100 bine yakın öğretmenimiz aşılandı bu süreç devam ediyor demiştim. Bugün 425 bin öğretmenimizin aşı süreci başladı. İstedikleri zaman gidip , randevu alıp aşılarını olabilirler. Biz 1 milyon 259 bin arkadaşımızın kimlik bilgilerini Sağlık Bakanlığı ile paylaştık. Burada önemli olan aşı tedarik süreci.

Gerçekten çok hassasiyetle planlıyorlar. Bugün bir küçük grup bir şekilde,  yazışmalarda eksik bırakıldı, hemen karşılıklı olarak düzeltildi. Sağlık Bakanlığı, 8-12 sınıf öğretmenlerinin aşılama süreciyle ilgili çalışmalarını kısa sürede tamamlayacaktır. Bir taraftan sağlık bakanlığı personeli ve belli yaşın üstündekiler var, bir taraftan diğer gruplar bu yürüyen bir eksen. Son ay içerisinde ciddi miktarda aşı geldiği için 55 yaş üstü için de aşı başladı. Bir taraftan öğretmenler için aşılama süreci devam ediyor. 8-12. sınıflar okullara devam ettiği için buradaki arkadaşlarımızın aşı olmasını istiyoruz. Her gün Sağlık Bakanlığı ile bu konuda görüşüyoruz. Hiç bir şekilde aşı tedarik sürecinde sorun olmadığı takdirde, Sağlık Bakanlığı eksiklik , aksaklığa yol açmıyor.

Ek Atama Sorusuna yanıt.

Milli Eğitim Bakanı Şunları söyledi: Emin olun, sürekli illeri dolaşıyorum, ilçeleri dolaşıyorum. Her birinde atama bekleyen öğretmenlerimizle, meslektaşlarımızla karşılaşıyorum. Bu konular tabii ki sorulacak,  bunların  onların hayatının sorusu, onların bu soruyu sormasından daha doğal bir şey olamaz. Biz çok uzun yıllar boyunca hep 40 binlerin üzerinde atama gördük. Geçen sene de, ondan önceki senelerde de gördük. Fakat bu sene salgının getirdiği koşullar ve başka bütçe olanaklarıyla ilgili 20 bin ile sınırlı kaldı. Elbette bunun artması noktasında her kademede, arzlarımız, başvurularımız, görüşmelerimiz var ve devam ediyor. Bir taraftan da Milli Eğitim Bakanlığı'nın görev alanları ile Maliye Bakanlığı'nın görevleri açısından bakıldığında, arkadaşlarımız da en iyisi neyse onu istiyor. Biz bu noktada neyi daha iyi ilerletebiliriz, bunu artırmanın gayretindeyiz. 

Pandemi , küresel salgın 100 senede bir karşılaşılabilecek bir durum ve bu durum bizim ne yapacağımız konusunda bize çok sorular soruyor. Kafamda bir planlama, fiziblite , ilk kez 3 yıllık bir eğitim 2023 vizyonu da çıkarmıştık. Hangi yıl, hangi ay neleri yapacağız hazırlamıştık. 2.5 sene oldu Bakanlığa geleli, 2.5 sene içerisinde iki öğretim yılı bir şekilde dışarıda kaldı. Tam bizim çalışacağımız, pilotlama yapacağımız, geleceğe ilişkin projelerin kuluçkalarını oluşturacağımız dönem küresel salgına teslim oldu. Bizler şikayet makamı değil, çözüm makamıyız. Biz oyunu bir şekilde şikayet ederek sürdüremeyiz. Elbette bu süreç dünyada da zor geçiyor ama Türkiye'nin zorluğu eğitim sistemiyle ilgili bir dönüşümün yeniden bir sıçramaya şahit olacağı bir süreci yaşıyor olmasından.

"AK PARTİ DÖNEMİNDE ALTYAPI VE ÖĞRETMEN ATAMALARI KONUSUNDA BAŞARI HİKAYELERİ ATILDI"

Öğretmen ataması ve diğer koşullarla ilgili AK Parti döneminde büyük başarı hikayeleri oluştu. Bundan sonrası sıfırdan başlayacağımız durum değil, biz bir iki üç diyenlerin arkasından dört beş altı demek için buradayız.  Biraz önce ifade ettiğim gbii salgın bunu tabii ki engelledi. Çok da şey öğretti.

"PANDEMİDEN ÖNCE YAPTIĞIMIZ YATIRIMLAR, İŞİMİZE YARADI"

Şu anda yaptığımız her şey gelecekteki hayallerimiz için önemli altyapı oluşturuyor. Salgın öncesinde dijital altyapı ile ilgili çok büyük hazırlıklar yaptık. Salgının geleceğini bilmedik, salgın birden gelince bu işe yaradı. Buna makro proje olarak bakmak lazım. Optimizasyon yapmak lazım sistemde, beklentimiz bu. Şu anda bunu yapıyoruz. Gelecekte lazım olacak ki eğitim bugünden ziyade yarın için bir şeyler yapmaktır. Milli Eğitim Bakanları geleceğin vebali , sorumluluğunu yüklenerek çalışırlar. Bunu iyi yapmaktan dolayı mutluyuz. Dünyaya bakıyoruz, hangi ülkede ne var, g20 ülkeleri neler yapmış bakıyoruz. Türkiye'nin bu konularda iyi yol almasından dolayı mutluyuz. Şimdiye kadar öğrendiklerimiz bize güzel yol açacaktır.

"BAZEN SEVECEKLERİ, BAZEN SEVMEYECEKLERİ ŞEYLER SÖYLEYEBİLİRİM. BEN ONLARIN ZİYA ÖĞRETMENİYİM"

Velilerimiz elbette çocuklar için endişeleniyor, onların endişelerinin toplamı bizim endişemiz. Z kuşağı denilen kesim, çocuklarımız, evlatlarımız, yaşlarının gereği olan davranışları gösteriyorlar. Yaptıklarından şikayetçi olmak, ya da niye böyle yapıyorlar demiyoruz. Onlar paydaşlarımız, onlar bizim çocuklarımız, onlarla beraber biz bir takımız. Onların kahramanı, bakanı olmak benim için ikinci planda. Ben onların öğretmenleriyim, bazen çok sevecekleri, bazen hoşlarına gitmeyecek şeyleri söyler, yapabilirim. Ama bunu da izah ederim. Çocuklarımızın nasıl bir gelecek beklediği bizim ana sorumuz. Biz bilimin yol göstericiliğinde hareket edersek bunun çözümü var. Bunun sonunda ne olacak, biz çocuklara ne vaadediyoruz. Bunun yanıtını vermek çok önemli. Bu çerçevede sistemin dönüşümü ile ilgili sistematik ortaya koyduk. Oradaki hayallerimiz, beklentilerimiz, bir şekilde yine hayata geçecektir. Dünyanın ihtiyacı bu, Türkiye'nin ihtiyacı bu, çocukların ihtiyacı bu.  

SINAVLAR VE KORONAVİRÜS DÖNEMİNDE YÜZ YÜZE EĞİTİM

Biz verilere bakmak zorundayız. Bilim kurulu neyi söylüyor, istatistikler, eğriler neyi gösteriyor.okulları açıyorsunuz, kapatıyorsunuz diyorlar. Okul, belli dersleri öğrenmenin çok çok ötesinde bir kurum. Sosyalleşmenin de, öğretmenle bir arada olmanın, arkadaşların, oyunların, eğlencenin merkezi okul. Salgından önce bu kimlik çok anlaşılmamıştı. Bana istatistikler geliyor, okulların kapalı olması gerektiğinde kapatıyoruz. Açılabilir denildiğinde açıyoruz. Ben tamamen "salıverirsem" emin olun çocukların davranış kalıpları, örüntüleri, çalışma alışkanlıkları, iletişim örüntülerinde dejenerasyon olacak. 

"SINAV YAPMASAN HERKES SENİ ÇOK SEVER" DEDİLER AMA...

Bana birisi dedi ki, "Yahu Ziya hoca, sen boşver sınavları, kaldır hepsini. Yüz yüze sınav da yapma seni çok severler" dedi. Yani dostane söyledi. Ben şunu söyledim, şunu mu tercih ediyorum zannediyorsunuz, beni sevmesinler diye uğraşıyorum mu zannediyorsunuz. Bir çocuğun bir dönemde 3 sınavı var bunu boşverin diyoruz, kime olsun liselere olsun. İlk dönemde sadece liselere yaptık, ikinci dönemde ortaokullara da yaptık. Her gün okula geliyordu çocuklar. Lisenin müfredatına bakarsanız, sarmal yapısı vardır. 1-2 haftayı atlarsanız, sonrasını, sonraki yılları anlamazsınız. Üniversite matematiğinde büyük sorun yaşarsınız. Türkiye'nin eğitim sisteminin ciddi zarar görmesi söz konusu. Ben her şeyi boşverin demekten yana mı olmalıyım? Biz bunu bir çok psikiyatr ile görüşüyor, eğitim bilim kurulu ile, il milli eğitim müdürlüklerine, okullara, öğretmenlere danışıyoruz.

Canlı sınavlar olmadığında, çocukların yüzde 90 civarında bir kısmı, her şeyi bırakıyor. Çocuğun çalışıp çalışmadığını nasıl anlarsınız. Kayıp kuşak denilen bu, her ülkenin kendisine göre farklı. Bizim toplumumuzun farklı iyileştirici güçleri var. Bizim çocuklarımız aile içerisindeki konumlarını, büyükanneler, büyük dedeler vs. toplumdaki ritüeller, toplantılar görüşmeler vesaire bunlara baktığımızda Ramazan bereketini düşünün, tüm bunları düşündüğümüzde Türkiye'nin sosyalleşme ve iyilik hareketleri başka çalışıyor başka ülkelere göre. Burada bakmamız gereken şu, ilkokul, lise, ortaokulların ne kaybı var, üst gelir, alt gelir gruplarında ne kayıplar var buna bakmamız lazım. Böyle baktığımızda problemleri görüyoruz. Köy okullarını açık tuttuk, ilkokulları açabildiğimiz kadar açtık, niye açtık, orada eksik vardı. Sınav gruplarında büyük psikolojik stress gördük, köy okulları, birleştirilmiş sınıflarda akademik stress görüdk. Onun için dikkat ederseniz 8-12'leri açık tutmaya çalıştık. İlkokulları önemli ölçüde açık tutmaya çalıştık.

LİSE SINAVLARI YENİDEN ERTELENEBİLİR

Lise sınavları 3 Mayıs'a ertelenmişti, önümüzdeki kabine toplantısında, bakanlar kurullarında yapılacak tartışmalar, ortaya çıkacak sonuçlar, bilim kurulunun öneri paketi yeniden karşımıza çıkacak. Biz eğer bilim kurulunun önerisiyle , böyle bir şey gerekiyorsa bunu yaparız. Önce sağlık deyip, bunun gereğini yapmamak olabilir mi?