Cumhurbaşkanı Erdoğan Az Önce Açıkladı: Tüm Vatandaşlarımıza Çağrıda Bulunuyorum...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3.5 saat süren kabine toplantısının ardından ulusa sesleniş konuşması yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Az Önce Açıkladı: Tüm Vatandaşlarımıza Çağrıda Bulunuyorum...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Türkiye'nin bugüne kadar elde ettiği kazanımların gerisinde değişim ve reformlara bağlılığının olmasıdır. Milletimizle paylaştığımız reform gündemimizi belirlediğimiz takvime göre yürüttük, yürütüyoruz. Yargı reformu strateji belgemizi açıklamış, buna uygun adımları atmaya başlamıştık. Ekonomide cari açığın kapanması için çok sayıda reform niyetinde projeyi hayata geçirdik. İnsan hakları eylem planını bu ayın başında tanıttık. 3 hafta önce ekonomi reformlarını kamuoyu ile paylaşmıştık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ekonomi reformunun eylem planı takvimini geçtiğimiz günlerde açıklamıştı.

Milletimizin de akılcılıktan uzak dalgalanmalara karşı daha bilinçli tavır ortaya koyduğunu, tercihini ve gücünü ülkesinin hedeflerinden yana koyduğunu müşade ediyoruz. Milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanan reform programlarımızın takvimlere uygun şekilde yürümesini sağlayacağız.

Toplumun tüm kesimlerinden de kendileriyle ilgili hususların yakın takipçisi olmalarını, herhangi bir gecikme ve eksiklik durumunda konuyu önce ilgili kurumla daha sonra bizimle paylaşmasını istiyoruz.

En önemli reform başlığımız, yeni ve sivil anayasa sözüdür. Merkezinde milletin yani insanın olduğu Anayasa kazandırmayı amaçlıyoruz.

Geçmişte hazırlanan Anayasaların milletimizin beklentilerine cevap veremediği ortaya çıkmıştır. Anayasalar yaşayan metinler olduğu için gerektiğinde değiştirilebilir. Türkiye'deki anayasa değişikliği gayretleri, asıl metnin ruhuna zerk edilen darbeci, vesayetci maya nedeniyle bir türlü nihayetine varamamıştır. Mevcut anayasamızdaki arızaları gideremedik. Yeni ve sivil anayasa konusunu tekrar gündeme getirmemizin sebebi budur.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkemize kazandırdıklarını salgın döneminde daha iyi gördük. Ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağladı. Sistemi artık 3. yılda geliştirmemizin farkındayız. Yeni anayasa süreci Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tahkimi açısından fırsat olacaktır.

Biz bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Yeni anayasa için her türlü görüş ve teklife açığız. İnşallah milletimizle birlikte gelecek nesillerin bizi hayırla yad etmesini sağlayacak yeni bir anayasayı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum.

Baharın ilk ayını geride bırakıp Nisan'ın güzelliklerine hazırlandığımız şu günlerde, geleceğe umutla bakmak için pek çok sebebe sahibiz. Dünyanın en güzel ve kadim coğrafyasındaki bin yıllık varlığımızı sürekli güçlendiriyoruz. Cumhuriyetin kuruluşuyla coğrafyamıza yeniden vurduğumuz egemenlik mührünü derinleştirerek koruyoruz. 1990'lardan beri yaşanan siyasi ve insani krizler, milletimizin birlik ve beraberliği ile devletimizin gücünün ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

Vatanlarına sahip çıkamayanların onurları ve geleceklerine sahip çıkamadıklarını üzüntüyle takip ediyoruz.

Türkiye, demokrasi mücadelesini Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle daha da pekiştirmiştir.

Kalkınma mücadelemiz ise uzunca duraklamanın ardından 19 yılda ülkemize hizmetimizle ihtiyacı olan düzeye ulaşmıştır.

Koronavirüs salgını ülkemiz için hayal ettiğimiz yeni başlangıç açısından tarihi fırsat çıkarmıştır. Salgın, tedbirlerden etkilenen kesimler başta olmak üzere çeşitli zorluklara yol açmıştır.

Sağlık altyapımız nedeniyle felaket görüntüleriyle karşılaşmadık. Tedbirleri kimi zaman  sıkılaştırıp, gevşeterek olumsuz seyri en alt düzeyde tutmaya gayret etitik.

Aşılama çalışmalarında oldukça ileri düzeydeyiz.

Fabrikalarda çarklar hiç durmadı, üretilen ürünlerin iç ve dış pazarlara ulaşmasında aksaklığa meydan verilmedi. İhracata yönelik üretim yapan fabrikaların çoğu siparişleri çoktan doldurdular. Kapasite geliştiren fabrikalarımız makina bulmakta zorlanıyor. 

Karayollarımıza, demiryollarımıza, limanlarımıza, havalimanlarımıza yaptığımız yatırımın önemi daha iyi anlaşıldı.

Şehir hastaneleri için bize demediklerini bırakmayanlar, niye çok hastane yapmadıklarımızı sorguluyorlar. Yıllarca bizi ülke kaynaklarını taşa , toprağa gömmekle suçlayanlar, lafı üretim ve ulaşım konusuna getirmeye başladılar. 

Tüm yatırımcılara bir kez daha sesleniyorum. Gelin Türkiye'ye yatırım yapın.

Bugün yatırım yapanlar, çok kısa sürede kazançları elde edecekler. Artık ülkemizde yapılacak yatırımların iç piyasayı, bölge pazarlarını aşarak, küresel düzeyde pazarlanması ve gerçekleşmesi gerekiyor. Türkiye, küresel bir merkez haline geliyor. Vatandaşlarımıza, ellerinde tuttukları , altınları ve dövizleri, finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomiye kazandırma çağrımı tekrarlamak istiyorum.

Türkiye iş yapma kolaylığı endeksinde eskiden 175 ülke arasında 84. sıradayken, artık 190 ülke arasında 33. sıraya çıkmış bulunuyor. Nereden, nereye...

Bu tablo özellikle yatırımcıların ülkemize olan inançlarının , inşaa ettiğimiz güçlü altyapı ve sağladığımız güven sayesinde giderek arttığına işaret ediyor.

Ülkemizde felaket tellalları iş başındalar. Siyasetten medyaya kadar her alanda. Kendi ikballerini ülkenin felaketinde arayanlar hep olmuştur, olacaktır. Milletimiz bir taraftan istiklal harbi verirken, bir kesim manda savunuculuğu yapıyor. Ülkemiz terörle mücadele ederken, terör örgütlerinin diliyle konuşanlar hiç eksik olmadı. 15 Temmuz gecesi milletimiz canı pahasına darbeye direnirken, darbe şakşakcılığı yapanları milletimiz unutmadı.

Biz bunların hiçbirine itibar etmedik. Su üstünde yürüseniz bile yüzme bilmiyor diyerek bu durumu tersine çevirmeye çalışanları mahkum-u adem ederek bugünlere geldik.

Türkiye hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir.

Ekonomimizi yatırım, istihdam, üretim ve ihracat temelleri üzerinde yükseltiyoruz. Prangaları kırıp atıyoruz, tuzakları bozarak, engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ediyoruz. Ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız. Cumhuriyetimizin 100. yılına büyük ve güçlü Türkiye olarak gireceğine yürekten inanıyorum.

Gezi olaylarından, 15 Temmuz darbe girişimine kadar yaşadığımız her hadisenin gerisindeki en önemli hesap, milletimizi kendi içinde parçalayıp gücünü kırmak, birbirine düşürmektir. Milletimiz bu oyunu gördüğü için bayrağında , ezanında birleştirdiği istiklal ve istikbali etrafında sıkı sıkıya kenetlenmiştir. 

Bugüne kadar yaşadıklarımız bize bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Kendi içlerinde asla uygulamadıkları kriterleri bize dayatanların amacının ülkemizi daha çağdaş ve müreffeh yollara yöneltmek değil, vakit kaybettirmek olduğunu çok iyi biliyoruz.

Türkiye'nin egemenlik haklarına saygı göstermeyen, hakkaniyet, adalet, hukuk, vicdan, ahlaka uygun olmayan hiçbir dayatmanın bizim nezlimizde hükmü yoktur, olmayacaktır. 

İlkeli ve insani tavır koyduğumuz tüm hususlarda haklı olduğumuza zaman içinde tüm dünya şahitlik etti. Bize yüksek perdeden siyaset ve demokrasi dersi vermeye kalkanlar, bu vakur ve kararlı duruş karşısında eşit ve adil şartlarda ilişki tesis etmenin yollarını aramaya mecbur kalmışlardır. 

Önümüzdeki dönemde pekçok alanda hayırlı gelişmeleri yaşayacak, göreceğiz.

Cumhur ittifakı olarak Türkiye'yi ve kendimizi bu hayırlı dönemde daha iyi hazırlamak için her zamankinden çok daha çalışacağımıza biz inandık. Cumhur ittifakı olarak bu dayanışmayı güçlendirerek devam ettireceğiz. 2023'e varmadan bu başarıya ulaşacağımıza inanıyoruz. Yeni anayasamızla bunu taçlandıracağız.

Milli iradenin temsilcisi olan TBMM ile, Cumhurbaşkanlığı ile bağımsız ve tarafsız yargımızla, iş dünyamızla, STK'larla, velhasıl milletimizin her kesimiyle birlikte bu kutlu mücadeleyi zafere ulaştırana kadar durmayacağız.

Son 8 yıldır neredeyse kesintisiz şekilde maruz kaldığımız saldırıları nasıl bertaraf ettiğimizi anlatırken, yaşanan sıkıntıları da gözardı etmiyoruz.

Salgın döneminde işleri azalan esnafımızın, turizm sektörümüzün, okullardaki yüz yüze eğitimin aksamasıyla programları bozulan öğrencilerimizin durumlarını yakından takip ediyoruz.

Devletimizin tüm imkanlarını sonuna kadar zorluyoruz. Şartların el verdiği her durumda normalleşme adımlarını atarak, kısıtlamadan bunalan milletimize nefes aldırmaya, esnafımıza yol açmaya çalışıyoruz. Dünyadaki pekçok ülkeye göre tedbirleri en akılca uygulayan ülkeler arasındayız.

Vaka, ölüm sayıları arttığında tedbirleri güncellemek durumunda kalabiliyoruz.

Ülkemizi bir an önce salgının yol açtığı cendereden kurtarmanın yolu kurallara uyumdan çıkıyor.

Salgının tedbiri hususunda herkesin polisi kendi vicdanı ve aklı olmak mecburiyetindedir. 

Vatandaşlarımızı bir defa daha TAMAM diye ifade ettiğimiz temizlik, maske, mesafe kurallarına sıkı sıkıya riayet etmeye davet ediyorum.

Bugün de salgınla ilgili tüm gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik. Aşılamada ileri yaşlardan başlayarak 15 milyon rakamına ulaşmanın etkilerini sahada görmeye başladık. Bu sayede ileri yaş gruplarının vaka, hasta, yoğun bakım oranlarının belirgin şekilde azaldığını gördük. Yatan hasta, yoğun bakım hastası oranları vaka sayısıyla aynı düzeyde yükselmiyor. Vefat sayılarının artması bizi mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mecbur bırakıyor.

İllerimizi kriterlere göre düşük riskli, orta riskli, yüksek riskli, çok yüksek riskli olarak belirleyerek renklere ayırmıştık.

Çok yüksek riskli grubu teşkil eden kırmızı kategorideki illerimizin sayısı nüfusumuzun yüzde 80'ini teşkil eden 58 şehre ulaşmıştır. Elimizdeki veriler ve yaptığımız değerlendirmeler tüm bunlar ışığında şu hususları paylaşma kararı aldık. Türkiye'nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 05.00 olarak haftanın her günü devam edecek. Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması cumartesi ve pazar olarak sürecek. Kafe ve lokanta gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye'de yüzde 50 kapasite ile tüm Türkiye'de devam edecek. Ramazan ayında ise hep birlikte biraz fedakarlık yapacağız. Ramazan ayı boyunca ülke genelinde hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması uygulayacağız. Sadece Ramazan ayı boyunca Türkiye genelinde lokanta gibi işletmeler sadece paket servisi yapacak. Ramazan ayı boyunca toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilemeyecek. Bu uygulamadan etkilenecek lokanta ve kafe gibi işletmelere bazı katkılar sağlayacağız. Nisan ve Mayıs aylarında normalleşme kapsamında sigorta primi desteğinden faydalanamayanların prim yüklerini üstlenecek, kişi başı 1500 lira nakdi ödeme yapacağız.

Vatandaşlarımızdan bayram ile birlikte her alanda özgürlüğümüzü gönlümüzce yaşacağımız bir Türkiye fotoğrafına kavuşmak için bu süreci dikkatle ve hassasiyetle değerlendirmeyi rica ediyorum. Hepinize sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.

Ayrıntılar eklenecek: 1 dakika sonra Sayfayı Yenile...