Kamu görevlilerinin sosyal güvenlik hakları, göreve başlama tarihlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Özellikle Ekim 2008'den önce memuriyete adım atanların vefatı halinde ailelerine maaş bağlanması, halen yürürlükte olan Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır. Bu durum, SSK ve Bağ-Kur sigortalılarına kıyasla farklı kuralların geçerli olduğu anlamına gelmektedir.
Emekli Sandığı'na tabi bir memurun vefatı sonrası geride kalan ailesine (dul ve yetimlerine) ölüm aylığı bağlanabilmesi için bazı temel koşulların karşılanması gerekir. En temel şart, vefat eden memurun en az 10 yıl fiili hizmet süresine sahip olmasıdır. Ancak, görev sırasında veya görevden kaynaklanan bir kaza sonucu hayatını kaybeden ya da vazife malulü olan memurların aileleri için bu hizmet süresi şartı aranmaz.
Vefat eden memurun yasal hak sahipleri arasında eşi, çocukları ve belirli durumlarda anne ile babası bulunmaktadır. Ancak her aile üyesinin maaş alması garanti değildir; hak sahipliği için kanunda belirtilen özel koşulların sağlanması zorunludur.
Vefat eden memurun geride kalan eşine "dul aylığı" bağlanması için aranan tek şart, resmi nikahlı evliliktir. Eşin çalışıyor veya emekli olması, kendi adına bir gelire sahip olması gibi ek koşullar aranmaz. Hatta çalışan veya emekli olan dul eş, hem kendi maaşını hem de vefat eden eşinden dolayı yüzde 50 oranında dul aylığını aynı anda alabilir.
Bununla birlikte, kanun bazı istisnai durumlarda maaş bağlanmasını engellemektedir. Vefat eden memuru kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği mahkeme kararıyla kesinleşen kişiler bu haktan yararlanamaz. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkan veya yabancı bir ülkenin vatandaşlığına geçen hak sahiplerinin de aylıkları kesilir. Bu kuralın tek istisnası, Türkiye'nin sosyal güvenlik anlaşması imzaladığı bir ülkenin vatandaşlığına geçilmesidir.