Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in tüm uyarılarına ve okul kayıtlarının otomatik hale getirilmesine rağmen, birçok veli hala 'kayıt parası' veya 'zorunlu bağış' talepleriyle karşılaşıyor. Bakanlığın bu uygulamayı yasa dışı olarak nitelendirmesi ve şikayet durumunda soruşturma açılması gerektiğini belirtmesi, sahadaki gerçekleri değiştirmeye yetmiyor.
Özellikle İstanbul'da, veli bağışları adeta bir 'sektör' haline gelmiş durumda. Orta ve üst sosyoekonomik düzeydeki ailelerin yoğun olduğu bölgelerdeki okulların yıllık bütçelerinin, toplanan bu bağışlarla milyonlarca lirayı bulduğu iddia ediliyor. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliği ilkesini zedeleyen önemli bir sorun olarak öne çıkıyor.
Peki, şikayetlere rağmen okul yöneticilerine neden yeterli yaptırım uygulanmıyor? İddialara göre, özellikle binlerce öğrencinin eğitim gördüğü büyük okulların müdürlüğüne talip yönetici sayısının az olması, en önemli etkenlerden biri. Yönetici ve öğretmenlerin bu zorlu göreve isteksiz yaklaşması nedeniyle, ciddi bir olay yaşanmadıkça şikayetlerin genellikle sözlü uyarılarla geçiştirildiği ve soruşturma açılmaktan kaçınıldığı belirtiliyor.
Uzmanlar, bu yasa dışı uygulamanın önüne geçilmesi için velilere önemli bir görev düştüğünü vurguluyor. Tekil ve sözlü şikayetler yerine, birden fazla velinin bir araya gelerek CİMER veya İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine yazılı ve kanıtlı başvurularda bulunması ve bu şikayetlerin takibini ısrarla yapması, sonuç alınması açısından kritik önem taşıyor.