Türkiye'deki binlerce öğretmenin her ders sonrası doldurmakla yükümlü olduğu sınıf defterleri, teknolojiye ayak uyduruyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) adımlarını beklemeyen ve sosyal medyayı aktif kullanan öğretmenlerin de katkısıyla geliştirilen yeni bir mobil uygulama, bu bürokratik yükü hafifletmeyi vadediyor.
Yıllardır eğitimcilerin dijital bir sisteme geçilmesi yönündeki talepleri sürerken, üçüncü parti yazılımcılar tarafından geliştirilen "dijital defter" uygulamaları, uygulama mağazalarında büyük ilgi görüyor. Piyasaya çıktığı günden bu yana binlerce öğretmen tarafından indirilen bu programlar, ders planlamasını önemli ölçüde kolaylaştırıyor.
Bu yeni nesil uygulamalar, güncel MEB müfredatını anlık olarak takip ederek, dersin yapıldığı gün ve haftaya göre işlenmesi gereken kazanımları otomatik olarak listeliyor. Bu sayede öğretmenler, "bugün hangi konuyu işlemeliyim?" veya "ilgili kazanım neydi?" gibi sorularla vakit kaybetmeden, gerekli bilgiyi doğrudan defterlerine aktarabiliyor.
Ancak bu dijital kolaylık, önemli bir gerçeği değiştirmiyor: Mevcut yönetmelikler gereği, öğretmenlerin bu kazanımları yine de el yazısıyla fiziki sınıf defterine işlemeleri zorunlu. Yani uygulama, şimdilik sadece bir rehber işlevi görüyor ve kağıt israfı ile zaman kaybını tam olarak ortadan kaldırmıyor.
Eğitim camiası, MEB'in bu teknolojik gelişmeye kayıtsız kalmayarak sınıf defteri ve yoklama gibi zaman alıcı uygulamaları tamamen dijital platformlara taşımasını bekliyor. Öğretmenlerin değerli vaktini eğitime ayırmasını sağlayacak bu adımın, bakanlığın dijital dönüşüm hedefleri arasında yer alması talep ediliyor. Ancak MEB'in gündeminde henüz bu konuda somut bir çalışma bulunmuyor.