Kamu görevlilerinin vefatı durumunda, geride kalan yabancı uyruklu eşlerine ölüm aylığı (dul aylığı) bağlanması konusu, sıkça merak edilen ve önemli ayrıntılar içeren bir meseledir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) mevzuatı, bu konuda memurun sigortalılık başlangıç tarihine göre iki farklı uygulama öngörüyor: 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu.
5434 Sayılı Kanuna Tabi Olanlar İçin Şartlar Daha Ağır
Eğer vefat eden memur, 2008 yılından önce göreve başlamış ve 5434 sayılı Kanun'a tabi ise, yabancı uyruklu eşine aylık bağlanması için belirli koşulların karşılanması gerekmektedir. Bu kanuna göre, aylık bağlanabilmesi için yabancı uyruklu eşin Türkiye'de ikamet etmesi zorunludur. Ayrıca "mütekabiliyet", yani karşılıklılık ilkesi esastır. Bu ilke, yabancı eşin vatandaşı olduğu ülkenin de benzer bir durumda Türk vatandaşlarına aynı hakkı tanıması gerektiği anlamına gelir. Ülkeler arasında yapılmış bir sosyal güvenlik sözleşmesi varsa, bu sözleşme hükümleri öncelikli olarak uygulanır. Önemli bir nokta da, ölüm tarihinde bu şartları taşımayan bir eşin, sonradan Türk vatandaşlığına geçmesi durumunda dahi geriye dönük hak talep edememesidir.
5510 Sayılı Kanuna Tabi Olanlar İçin Süreç Çok Daha Kolay
2008'den sonra ilk defa memur olanları kapsayan 5510 sayılı Kanun ise bu konuda çok daha net ve kısıtlayıcı olmayan hükümler içeriyor. Bu kanuna tabi memurların vefatı halinde, yabancı uyruklu eşin hak sahibi olabilmesi için tek bir şart bulunuyor: Vefat eden eşin nüfus kaydında resmi olarak yer alması. Yabancı eşin Türk vatandaşı olması, Türkiye'de ikamet etmesi veya cinsiyet gibi herhangi bir ek koşul aranmıyor. Nüfus kayıtlarında eş olarak tescil edilmiş olması, aylık bağlanması için yeterli sayılıyor.
Özetle: İki Kanun, İki Farklı Sonuç
Sonuç olarak, vefat eden memurun yabancı uyruklu eşine dul aylığı bağlanıp bağlanmayacağı tamamen memurun hangi sosyal güvenlik kanununa tabi olduğuna bağlıdır. 5434 sayılı Kanun, ikamet ve karşılıklılık gibi katı şartlar ararken; 5510 sayılı Kanun, nüfusa tescil dışında hiçbir ek şart getirmeyerek süreci önemli ölçüde basitleştirmiştir. Bu nedenle hak sahiplerinin, vefat eden memurun sigortalılık durumunu kontrol ederek işlem yapması büyük önem taşımaktadır.