Milyonlarca memur ve memur emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri, yetkili konfederasyon Memur-Sen'in aldığı kritik kararla yeni bir dönemece girdi. Memur-Sen, hükümetin zam teklifini yetersiz bularak süreci Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na taşımama kararı aldı. Bu hamle, zam pazarlığında belirsizliği artırırken, şimdi gözler Kamu İşveren Heyeti'nin atacağı adıma çevrildi.
Mevcut prosedüre göre, Kamu İşveren Heyeti'nin üç iş günü içinde Hakem Kurulu'na başvurma yetkisi bulunuyor. Eğer bu başvuru yapılmazsa, toplu sözleşme süreci sonuçsuz kalmış olacak ve memurların maaşları ile sosyal haklarında herhangi bir değişiklik yaşanmayacak. Bu durum, yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri karşısında alım gücü düşen kamu çalışanları arasında endişeye neden oluyor.
Peki bundan sonra ne olacak? Masada iki temel senaryo öne çıkıyor. Kamu İşveren Heyeti'nin Hakem Kurulu'na başvurması durumunda, kurul 31 Ağustos 2025'e kadar nihai kararını açıklayacak. Ancak yetkili konfederasyon Memur-Sen'in sürecin dışında kalması, kurulun çalışmalarını ve alacağı kararların meşruiyetini tartışmaya açabilir.
Eğer süreç Hakem Kurulu aşamasında da çözüme kavuşmazsa veya İşveren Heyeti başvuru yapmazsa, memur zamları ve sosyal haklarının belirlenmesi yetkisi doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) geçecek. Bu durumda, zam oranları bir yasa teklifi ile belirlenecek. Bu ihtimal, sürecin tamamen siyasi bir zemine taşınması anlamına geliyor.
Memur-Sen'in bu stratejik hamlesinin arkasında, hükümeti yeni ve daha yüksek bir zam teklifi sunmaya zorlama amacı yattığı belirtiliyor. Hükümetin masaya getirdiği son teklif olan 2026 için %11+%7 ve 2027 için %4+%4'lük artış oranları, sendika tarafından 'kabul edilemez' olarak nitelendirilmişti. Sendika, özellikle son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon ve memurların eriyen alım gücüne dikkat çekerek, refah payı içeren adil bir artış talep ediyor.
Önümüzdeki günlerde hükümetin yeni bir teklifle masaya gelip gelmeyeceği veya sürecin doğrudan TBMM'nin gündemine taşınıp taşınmayacağı merakla bekleniyor. Milyonlarca kamu çalışanının ve emeklisinin kaderini belirleyecek bu süreç, hem ekonomik hem de siyasi açıdan yakından takip ediliyor.