Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) ders programlarında yaptığı son değişiklikler, eğitim camiasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Özellikle bazı ortaokul türlerinde kademeli olarak kaldırılan Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi, hem öğrencilerin geleceği hem de bu alanda görev yapan binlerce öğretmenin durumu hakkında ciddi endişelere yol açtı.
Teknolojinin ve yazılımın küresel ekonomiye yön verdiği bir dönemde, gelişmiş ülkeler yapay zeka ve bilişim eğitimine küçük yaşlardan itibaren büyük önem veriyor. Türkiye'de ise bu kritik görevi üstlenen bilgisayar ve öğretim teknolojileri öğretmenleri, MEB'in 'çoklu yabancı dil' ve imam hatip ortaokullarına yönelik yeni müfredat düzenlemeleriyle derslerinin azaltıldığını veya tamamen kaldırıldığını belirtiyor.
Bu karar, söz konusu branştaki öğretmenleri doğrudan etkiledi. Ders saatlerinin düşürülmesiyle birlikte binlerce bilişim öğretmeni, görev yaptıkları okullarda "norm fazlası" konumuna düştü. Öğretmenler, teknoloji çağında kendi alanlarının değersizleştirildiğini ve kurumlarda kendilerini fazlalık gibi hissettiklerini ifade ederek Bakanlık'tan çözüm bekliyor.
Eğitimciler ve veliler ise şu kritik soruları gündeme taşıyor: "Madem bu dersler kaldırılacaktı, milyonlarca lira harcanarak okullara kurulan teknoloji ve tasarım atölyeleri ile bilgisayar sınıfları neden inşa edildi? Veliler, çocuklarına özel okullarda ve kurslarda on binlerce lira ödeyerek kodlama ve yapay zeka eğitimi aldırmaya çalışırken, devlet okullarında bu imkan neden kısıtlanıyor?"
Çağımızın en temel becerileri arasında yer alan dijital okuryazarlık, yazılım ve teknoloji yetkinliğinin devlet okullarında geri plana atılması, Türkiye'nin teknoloji ve bilim alanındaki hedefleriyle çeliştiği yönünde eleştirilere neden oluyor. Norm fazlası durumuna düşen öğretmenlerin akıbetinin ne olacağı ise belirsizliğini koruyor.