Japonya'da görev yapan bir Türk eğitimcinin, Japon meslektaşı Yamamoto'ya yönelttiği basit bir soru, ülkedeki öğretmenlik mesleğine bakışı gözler önüne seren derin bir gerçeği ortaya çıkardı: "Japonya'da Öğretmenler Günü'nü nasıl kutlarsınız?"
Yamamoto'nun şaşkınlıkla verdiği "Bizim Öğretmenler Günü'müz yok" yanıtı, ilk başta teknoloji ve bilim devi bir ülkenin eğitimcilerine karşı bir saygısızlığı olarak algılanabilirdi. Ancak yaşananlar, bu durumun tam tersi bir anlama geldiğini kanıtladı.
Hikayenin kahramanı, bir akşam meslektaşı Yamamoto ile metroya bindiğinde, Japon toplumunun öğretmene olan saygısıyla ilk kez yüzleşti. Yoğun saatlerde kalabalık vagonda ayakta dururken, yaşlı bir yolcunun ısrarla kendisine yer vermesi üzerine büyük bir şaşkınlık yaşadı. Metrodan indikten sonra bu durumu sorduğunda ise aldığı cevap, her şeyin başlangıcı oldu.
Yamamoto, gülümseyerek yakasındaki öğretmen rozetini işaret etti ve "O yaşlı beyefendi, sizin bir öğretmen olduğunuzu anladı ve mesleğinize duyduğu derin saygıdan ötürü size yerini verdi" dedi. Bu olay, Japonya'da öğretmene duyulan saygının sadece sözde kalmadığının en somut kanıtıydı.
Bu deneyimler bununla da sınırlı kalmadı. Meslektaşına hediye almak istediğinde, sadece öğretmenlere özel indirimler sunan mağazaların varlığını öğrendi. Yamamoto'nun anlattıklarına göre, Japon esnaf ve girişimciler için bir öğretmenin kendi dükkanlarından alışveriş yapması büyük bir onur kaynağıydı.
Japonya'da öğretmenler, toplumun her alanında bu tür ayrıcalıklarla karşılaşıyor. Toplu taşımada onlara ayrılmış özel koltuklar bulunuyor, bilet alırken veya herhangi bir hizmet için sıra beklemek zorunda kalmıyorlar. Kısacası, onlara duyulan saygı yılın sadece bir gününe sığdırılmıyor; hayatın her anında fiilen gösteriliyor. Bu yüzden Japonya'nın bir "Öğretmenler Günü"ne ihtiyacı yok, çünkü orada her gün Öğretmenler Günü.
Bu etkileyici hikaye, toplumumuzda öğretmenlik mesleğinin hak ettiği değeri ve saygıyı görmesi yönündeki dilekleri bir kez daha gündeme getiriyor.