Eğitim Sistemi Alarm Veriyor: Kartal Yetenekli Çocuklar Neden 'Tavuk' Gibi Yaşıyor?

Türkiye'deki eğitim sistemi, çocukların doğuştan gelen yeteneklerini sınav baskısı ve tek tip beklentilerle köreltiyor mu? Potansiyeli harcanan nesiller ve kaybedilen gelecek üzerine çarpıcı bir analiz.

Toplumumuzda anlatılan bazı kadim hikayeler, en karmaşık gerçekleri bile bir çırpıda gözler önüne serer. İşte o hikayelerden biri de tavukların arasında büyüyen ve kendini tavuk zanneden kartalın öyküsüdür. Bu öykü, bir hayvan masalının çok ötesinde, günümüz eğitim sisteminin, toplumsal beklentilerin ve ailelerin çocuklarımızın potansiyeline nasıl set çektiğini gösteren acı bir aynadır.

Bugün milyonlarca çocuk, doğuştan getirdiği eşsiz yeteneklere rağmen, dar kalıplara sıkıştıran sınav sistemleri, not odaklı değerlendirmeler ve "herkes gibi ol" baskısı altında eziliyor. Adeta kanatları olan bu çocuklara sürekli toprağa bakmaları, yerden beslenmeleri telkin ediliyor. Tıpkı o kartal gibi, gökyüzünün sonsuz maviliğinden habersiz, kendi potansiyelini hiç keşfedemeden, sıradan bir hayatı kabulleniyor.

Ancak bu durum, yalnızca bireysel bir potansiyel israfı değildir. Uçmasına izin verilmeyen her bir kartal, aslında toplumun kendi ufkunu daraltması anlamına gelir. Geleceğin bilim insanları, çığır açacak sanatçıları, spor dünyasında bayrağımızı dalgalandıracak şampiyonları veya mesleğini bir sanat gibi icra edecek ustaları, tek tipleştirici sistemin içinde sessizce kaybolup gidiyor.

Oysa eğitimin asıl amacı, bireye sadece bilgi aktarmak değil, ona kim olduğunu ve neler başarabileceğini göstermektir. Her çocuğun kulağına, "Senin kanatların var ve uçmak için yaratıldın" diye fısıldamaktır. Bu temel görevi yerine getiremediğimizde, sadece bir nesli değil, ülkenin geleceğini de riske atmış oluruz.

Unutmayalım ki, çocuklarımızın kaderi tavuklar gibi yerde eşelenmek değil, kartallar gibi gökyüzünde süzülmektir. Onların kanatlarını kırmaya devam edersek, kaybeden sadece onlar değil, hepimiz olacağız.

Kamudan Haber Haberleri