Libya Tezkeresi Meclisten Geçti: Mehmetçik 18 Ay Daha Libya'da

Son dakika haberi: Türk askerlerinin 18 ay daha Libya'da kalması için TBMM'ye gönderilen tezkere meclisten geçti.

Libya Tezkeresi Meclisten Geçti: Mehmetçik 18 Ay Daha Libya'da

Son dakika : Türkiye askerlerinin Libya 'daki görev süresi uzatıldı.

Türk askerlerinin Libya 'da görev süresini uzatmak için gelen Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM'de kabul edildi. Türk askerleri 18 ay daha Libya'da.

İsmail Kaya konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Libya’da âdeta destan yazıldı. “Ne işimiz var.” diyenler, ne işler yapıldığını görüyor mu bilmem ama dünya artık her alan da Türkiye'nin başarısını konuşuyor. Türkiye, emperyalist devletlerin Güney Kıbrıs ile iş birliği yaparak deyim yerindeyse çökme peşinde oldukları Doğu Akdeniz’deki enerji kaynağı hakkını savunuyor. Türkiye, Libya ile varılan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’yla, ABD desteğiyle, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır ve İsrail tarafından geliştirilen Doğu Akdeniz Doğal Gaz Forumu oluşumuna yanıt verirken bölgedeki hidrokarbon paylaşım mücadelesinde önemli bir adım atmış oldu. Hükûmetimiz, dünyaya âdeta ders verdi. Bu vesileyle Libya tezkeresinin ne kadar önemli olduğunu vurgulayarak ülkemle gurur duyduğumu bir kez daha ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum." dedi.

Emrullah İşler ise şunları söyledi:

Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabulünün, Türk askerinin barış ve istikrar sağlamak üzere Libya’da göreve başlamasının üzerinden geçen bir yıl, yüce Meclisimizin aldığı kararın ne kadar doğru olduğunu açık biçimde ortaya koymuştur. Zira, Türkiye'nin Libya’daki varlığı, Hafter destekçisi bölgesel ve küresel aktörlerin onun üzerinden Libya’da askerî bir diktatörlük kurma stratejilerini boşa çıkarmış, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de güçlendirmiştir. Türkiye'nin askerî varlığının Libya ordusunu güçlendirmesi neticesinde, Hafter, Trablus kapılarından ve batı bölgesinden sürülerek ağır bir askerî mağlubiyete mahkûm olmuştur; Hafter ve destekçileri, Türkiye ve müttefiki Ulusal Mutabakat Hükûmetinin yarattığı yeni duruma göre pozisyon almak zorunda kalmıştır. Türkiye'nin müttefiki Ulusal Mutabakat Hükûmeti, Libya’nın tek meşru otoritesi olarak gücünü tahkim etmiştir, böylece dikte yanlılarının Hafter üzerinden Libya’yı talan etme, Arap dünyası ve Akdeniz’de Türkiye karşıtı bir denge oluşturma çabaları boşa çıkarılmıştır. Şimdilerde Hafter ve destekçileri, Türkiye ve müttefiklerinin çizdiği sınırlar içinde kendilerine yer edinme çabası içine girmiştir. Artık bölgesel ve küresel bütün aktörler Libya ve Doğu Akdeniz’de adım atarken Türkiye’yi hesaba katmak zorundadır yani bundan sonra Libya’da ya da Doğu Akdeniz’de Türkiye aleyhine bir denge kurulması mümkün değildir. TBMM olarak hizmetle mükellef olduğumuz yüce milletimize böyle bir katkı sunmuş olmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz.

Türkiye ve Ulusal Mutabakat Hükûmetinin birlikte attığı adımlarla BM öncülüğünde yürütülen müzakereler makul bir zemine oturmuş, Tunus’ta Birleşmiş Milletler öncülüğünde devam eden müzakereler siyasi çözüm için bir adrese dönüşmüştür. Türkiye’nin attığı adımlar Libya halkının barış ve istikrarının uluslararası bir mutabakatla siyasi çerçeveye oturtulmasını mümkün kılacaktır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye ve Libya arasındaki iş birliği Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji arz güvenliğine dair attığı adımları pekiştirmiş, mavi vatanımızdaki hak ve çıkarlarımızın müdafaasına ciddi katkı sunmuştur. Ülkemizin devletler hukuku tarafından tanınan, üzerinde egemenlik hakkı kullanabileceği deniz yetki alanlarına sahip çıkması ve haklarını koruması devlet olmanın gereğidir. Türkiye’nin Libya’daki askerî varlığı 2 ülke arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin protokolün teminatı olmuştur. Türkiye ve Libya arasındaki iş birliği ve Doğu Akdeniz’deki varlığımız ülkemizin son yüzyılda elde ettiği en önemli dış politika başarılarından biri olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yüce Meclisimiz geçen yıl aldığı kararla milletimizden aldığı irfan ve basireti politika yapımına nasıl yansıttığını bir kez daha göstermiştir. Tarih bize önemli bir sorumluluk yüklemiş ve bizler Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu sorumluluğu yerine getirmiş bulunuyoruz.

Tezkerenin uzatılmasıyla birlikte ülkemizin Akdeniz havzasındaki hak mücadelesini pekiştirmiş olacağız. Sorunların barışçıl yollarla, müzakere ve diplomasiyle çözüme kavuşturulması yönündeki tutumumuzda bir değişiklik bulunmamaktadır. Libya tezkeresi gerek Libyalılar gerek uluslararası çevrelerin diyalog masasında kalmalarına katkıda bulunan bir caydırıcılık unsurudur. Bugün gelinen noktada Berlin Konferansı’nda tesis edilen Libya Siyasi Diyalog Forumu üyeleri 9-15 Kasımda Tunus’ta yaptıkları toplantı sonunda 24 Aralık 2021 tarihinde seçimlere gidilmesini ve bu sırada ülkede bir geçiş yönetiminin tesis edilmesini kararlaştırmıştır. Askerî ve ekonomik kulvardaki görüşmeler de devam etmektedir. Tüm bu gelişmeler, Libya’da istikrar, barış ve refahın tesisi için çabalayan Türkiye'nin öncü ve aktif politikası sayesinde kuvveden fiile geçirilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, tezkerenin uzatılmasına vereceğiniz destekle Libya’da birlik, beraberlik ve bütünlüğün sağlanması hedefine büyük katkı sağlayacaksınız. Öte yandan, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan Doğu Akdeniz’deki haklarının korunmasına destek olacaksınız. Ayrıca, meşruiyetini uluslararası hukuktan ve Birleşmiş Milletlerden alan Ulusal Mutabakat Hükûmetinin ve yakın zamanda kurulması muhtemel geçiş yönetiminin bölgede var olan tüm küresel terör yapılanmalarıyla mücadelesine katkı sağlayacak ve bölgeden dünyaya yayılan insani trajedilere, yasa dışı göç, kaçakçılık ve insan hakları ihlallerine müsaade etmeyeceksiniz.

Değerli milletvekilleri, tabii, burada geçen yıl almış olduğumuz tezkere kararının on sekiz ay uzatılmasıyla ilgili görüşmeleri yapıyoruz. Ben, geçen yıl partilerimiz ne söylemiş şöyle bir tutanaklara baktım ve bugün burada gördüğümüz atmosfer de şunu ortaya koyuyor: Geçen yıl çok tartışmalı, yüksek profilli bir görüşme yapmışız, bugün ise gayet sakin bir görüşme yapıyoruz. Aslında Hükûmetimizin, Meclisimizin almış olduğu Libya tezkeresi kararının üzerinden bir yıl geçtikten sonra ne kadar isabetli olduğunu sizlerde zımnen kabul etmiş oluyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama yine, geçen seneki tavrınızı sürdürüyorsunuz. Ben Cumhuriyet Halk Partisinin geçen seneki ve bu seneki görüşlerine baktığım  zaman aynı çizgide aşağı yukarı devam ettiği görüyorum. Meşruiyet konusunu gündeme getiriyor ama 2259 sayılı kararla da zaten Ulusal Mutabakat Hükümetinin Libya’nın tek meşru hükûmeti olduğu kendileri de ifade ettiler. Daha fazla üzerine gitmek istemiyorum ama esas itibariyle geçen sene İYİ PARTİ Grubu adına -şu an aralarında göremiyorum ama- yine, İYİ PARTİ üyeliği devam Sayın Aytun Çıray konuşuyor. Değerli Grup Başkan Vekilim, çok iddialı sözler söylüyor, bunları dikkatlerinize getirmek istiyorum. Diyor ki: “Yüce Meclisin önüne gelen hiçbir izin tezkeresi Türk milletinin yüksek genel çıkarları ve millî güvenliği açısından bu kadar büyük bir risk teşkil etmemiştir. Ortaya çıkan riskin büyüklüğü ve vahametini belki ancak devletin yıkımıyla sonuçlanan Goeben ve Breslau kruvazörlerine Osmanlı bayrağı çekilmesinden sonra yaşananlarla mukayese edebiliriz. Şimdi, yüz iki yıl sonra Türk milletine çok ağır bedeller ödetebilecek başka bir oldubittiyle karşı karşıyayız.” Geçen yıl böyle yüksek profilli ve iddialı bir konuşma yapıyor, bir sene geçti, ne oldu diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Libyalı kardeşlerimizin kanının dökülmesini engelledik, orada barışın, istikrarın, huzurun sağlanmasına Türkiye Cumhuriyeti olarak çok büyük katkı sağladık. Bu katkıyla da Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak hepimizin gurur duyması lazım.

Hızını alamıyor, daha neler diyor biliyor musunuz? Diyor ki: “Bunun en vahim sonuçlarından biri Rusya’yla karşı karşıya gelmemizdir.” Geldik mi?

Başka diyor ki: “Eğer devletin hâlâ bir kurmay ve hariciye aklı kalmışsa Sayın Cumhurbaşkanına desinler ki Goeben ve Breslau macerasından sonra en büyük macera ve facia Libya’ya müdahale olacaktır.” sözünü söylüyor.

Bakın, tarihin kadirşinaslığına bakın, bir de şunu söylüyor: “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Biz davet edildiğimiz yere gideriz.’ dedi, bu mantıkla davete ne gerek var, kardeş Azerbaycan’ın topraklarının yüzde 20’si gayrimeşru işgal altında, hadi kalkın, gidip önce orayı kurtaralım.” diyor. Şimdi geldiğimiz noktada ne diyelim değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakın hem Libya’da hem de Azerbaycan’da Türkiye, dostlarına değer katmıştır, onların barışını, istikrarını, huzurunu sağlamada büyük katkı sağlamıştır. Azerbaycanlılar bizim can kardeşlerimizdir, yirmi yedi yıl sonra Karabağ, Türkiye'nin desteğiyle Azerbaycan ordusu tarafından bağımsızlığına kavuşturulmuştur; biz bunu sağlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dolayısıyla, bu tezkere son derece önemli. “Libya’da ne işimiz var?” diyorsunuz. Biraz önce Sayın Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü de değindiler, geçen yıl biz yapmış olduğumuz konuşmada bu tarihî örnekleri vermiştik, şimdi kendisi verdiler. Evet, tarihten gelen kardeşliğimizle, sorumluluğumuzla, biz bu bilinçle hareket ediyoruz, Libya’da akan kanın bizim kardeşlerimizin kanı olduğunu düşünüyoruz. Bakınız, biz orada bir iç müdahalede bulunmak için gitmiyoruz, uluslararası toplumun tanıdığı yegâne meşru hükûmetin 5 ülkeye yapmış olduğu çağrı üzerine ki bunlardan biri de Türkiye, Türkiye kardeşliğinin görevini yerine getirmiş ve oraya desteğimizi göndermişizdir ve bugün gelinen noktada orada kan akmasını engellemişizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla bugün önemli bir karar alacağız değerli milletvekilleri, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’da ülkemize yöneltilen risk ve tehditleri boşa çıkarmak, ayrıca ülkemizin ve Libyalı kardeşlerimizin güvenlik, istikrar ve barışının korunması için bu coğrafya ve ötesinde çıkarlarımızın etkin ve güçlü bir şekilde muhafazası amacıyla Libya tezkeresinin uzatılmasını hep birlikte kabul edeceğimize inanıyorum.

İstiklal ve hürriyet sevdalısı bu millet dün Libya’da İtalyan işgaline karşı Gazi Mustafa Kemal, Enver Paşa,  Kuşçubaşı Eşref, Yakub Cemil ve Süleyman Askerî beylerle mücadele ederken bugün bu mücadeleyi ecdadın izinde yürüyen ve ilhamını tarihinden alan Gazi Meclisimizin siz değerli milletvekilleri ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la vermektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken siz değerli milletvekillerine ve ekranları başında bizleri izleyen yüce milletimize saygılarımı sunuyor, tezkerenin ülkemize hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.