Uzman Klinik Psikoloğu Erdendoğdu: “Pandemi dönemi korku, çaresizlik ve endişe düzeyinde artışa sebep oldu”

Uzman Klinik Psikoloğu Bihter Dazkır Erdendoğdu, “Pandemi süreci insanlar üzerinde öfke, depresyon, anksiyete, zararlı madde kullanımı ve kendine zarar verme eğilimine sebep oldu” dedi.

Uzman Klinik Psikoloğu Erdendoğdu: “Pandemi dönemi korku, çaresizlik ve endişe düzeyinde artışa sebep oldu”

Uzman Klinik Psikoloğu Bihter Dazkır Erdendoğdu, “Pandemi süreci insanlar üzerinde öfke, depresyon, anksiyete, zararlı madde kullanımı ve kendine zarar verme eğilimine sebep oldu” dedi.


İki yıldır tüm dünyayı etkileyen Covid-19 pandemisi sağlığın yanı sıra sosyo-ekonomik hayatta yaşanan sıkıntılar ve eğitim sürecinin online olarak devam etmesi, psikolojik anlamda da olumsuz etki oluşturdu. Virüsün bireyin kendi ve çevresindeki insanların sağlığını tehdit etmesi kaygı duygusunu da beraberinde getirdi. Zeytinburnu Aile Kadın Destekleme ve Engelliler Merkezi Uzman Klinik Psikoloğu Bihter Dazkır Erdendoğdu, bu süreçte bilgi kirliliğinden uzak durularak resmi kaynaklara güvenilmesi gerektiğinin altını çizdi. Erdendoğdu, “Pandemi sürecinde virüs hakkında bilgisiz olmamız, sürecin belirsizliği paniklememize sebep oldu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ‘pandemi’ ilan edildikten sonra aniden gelen yasaklar, kısıtlamalar ve rutinimizin bozulması; korku, çaresizlik ve endişe düzeyimizi yükseltti. Herkes bu süreçten aynı şekilde etkilenmedi. Özellikle risk gruplarının (çocuk, yaşlı, kronik hastalığı olanlar, yoksul kesimler gibi) daha fazla etkilendiğini söyleyebiliriz. AKDEM’de halkımıza bilgi ve farkındalık düzeylerini arttıracak seminer ve yazı paylaşımları yaptık. Ancak şu anda bilgi kirliliği olduğunu, bazı uzmanların farklı şeyler söyleyerek toplum sağlığını olumsuz etkilediğini görüyoruz. Bu sebeple tavsiyem sadece resmi bilgi kaynaklarına güvenmeleridir” şeklinde konuştu.



“Covid-19 tanısı konulan bireylerde depresyon, anksiyete, öfke problemleri yaşanabiliyor”


Corona virüste karantina dönemi ve ölüm korkusunu yaşayan her bireyin bu süreci aynı şekilde atlatamadığını belirten Bihter Dazkır Erdendoğdu, karantina sonrasında psikolojik destek alınması gerektiğini belirterek, yapılması gerekenleri şöyle anlattı:


“Covid-19 tanısı konulan bireylerde özellikle başka birisine bulaştırmış olma ve ölümle ilgili korkuların yüksek olduğu biliniyor. Bununla birlikte karantinada kalmak bireylerde öfke, depresyon, anksiyete, zararlı madde kullanımı ve kendine zarar verme


eğilimine sebep olabiliyor. Her birey süreci aynı şekilde geçirmiyor. Herkes bu süreçte çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. Bu zorluklarla baş etmekte zorlanan kişilerin destek alması hastalık sonrası oluşabilecek çeşitli ruhsal hastalıklar açısından da koruyucu olacaktır. Belirsizlikler söz konusu olduğunda ve günlük yaşam rutinimiz bozulduğunda endişe düzeyimizin artması


son derece normaldir. Hastalık süresince verilen tedavi prosedürünü uygulamak, hastalık sonrası ise rutinimize dönmeye çalışmak öncelikli yapılması gerekenlerdir” dedi.



“Ebeveynler, yeniden yüz yüze eğitime başlayan çocukları için ne yapmalı?”


Uzman Psikolog Bihter Dazkır Erdendoğdu, sokağa çıkma yasakları ve online eğitim sürecini yaşayan çocukların yüz yüze eğitim sürecine adaptasyonu konusunda da, “Çocukların birçoğu için okula dönüş mutluluk verici olsa da bir kısmı böyle hissetmeyebilir. Bazı çocuklar okula başlama konusunda kaygı, korku, isteksizlik yaşayabilir. Onu endişelendiren şeyin ne olduğunu açıkça konuşmak ve endişeli hissetmenin normal olduğundan bahsetmek rahatlatıcı olabilir. Çocukların okula dönmesi özellikle fiziksel ve psikososyal gelişimleri açısından çok önemli. Çocuklarla konuşmak, pandemi devam ettiği için okulların durumunda değişiklikler olabileceğini söylemek onları daha hazırlıklı kılacaktır. Çocuğunun genel durumunda farklılık görenler mutlaka bir uzman desteğine başvurmalılar. Zeytinburnu bu konuda şanslı, destek alabilecekleri AKDEM var. Pandemi döneminde okuldan uzak kalan çocuklar tablet ve bilgisayarlar aracılığı ile eğitime erişebildiler. Hem eğitim ihtiyaçları hem de evde geçirilen uzun vakitler çocukların daha fazla internet kullanmasına sebep oldu. Bununla birlikte hareketsizlik de çocukların sağlığını olumsuz yönde etkiledi. Aileler çocukların gerektikçe internet kullanımına izin vermeli, diğer zamanlarda ise tablet, bilgisayar ya da televizyon yerine yaşlarına uygun, vakit geçirebilecekleri etkinlikler bulmaları konusunda teşvik etmeli” diye konuştu.