Küçük İskender Kimdir, Nerelidir? İşte En Güzel Küçük İskender Şiirleri ve Sözleri

Küçük İskender bugün hayatını kaybetti. 1 yıldır kanser ile savaşan Küçük İskender yaşam mücadelesini 55 yaşında kaybetti. Peki Küçük İskender kimdir? Nerelidir? İşte en güzel şiirleri.

Küçük İskender Kimdir, Nerelidir? İşte En Güzel Küçük İskender Şiirleri ve Sözleri

Küçük İskender hayatını kaybetti: Peki Küçük İskender kimdir?

Sanat camiasını yasa boğan ölüm haber az önce geldi. 1 yıldır kanser tedavisi görmekte olan Küçük İskender lakaplı Derman İskender Över, 55 yaşında hastalığa yenik düştü.

KÜÇÜK İSKENDER KİMDİR?

28 Mayıs 1964 tarihinde İstanbul 'da dünyaya gelen Derman İskender Över, ilk ve orta öğretiminin ardından Kabataş Erkek Lisesine gitti ve bu okulu başarı ile bitirdi. 

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 'ni kazanan Över, son sınıfına  gelince okulu bıraktı. Ardından İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümüne girdi, ancak bu bölümü de tamamlamadı.

80 'li yıllardan başlayarak günümüze kadar çeşitli dergilerde şiirler, eleştiriler, denemeler yazan Över, İlk şiiri Milliyet Genç Sanat Dergisi'nde, İskender Över ismiyle çıkardı. Profesyonel olarak 1985 yılında  Adam Sanat Dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı.

SAHNE ALDIĞI SANATÇILAR

Küçük İskender, İstanbul'da Baba Zula, Rashit, Teoman, Gripin, Hayko Cepkin, Zakkum, Derya Köroğlu, Mabel Matiz, Can Bonomo, Nejat Yavaşoğulları, Model, Flört, gibi isimlerle aynı sahneyi paylaştı.

FİLMLERİ

Küçük İskender, Mustafa Altıoklar'ın yönettiği Ağır Roman ve O Şimdi Asker adlı filmlerde de rol almıştır.

SON KİTABI

Son olarak “İkinci Waliz” adlı şiir-metin-günlük kitabıyla okurlarıyla buluşan Küçük İskender'in bir süredir kanser tedavisi görüyordu.

ŞİİRLERİ

ALPHA

Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi
ağır ağır akarak kanıma karışmakta
yokluğun!

Hiç sormadım, neydi başka elbiseler içinde bulduğun
aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz
güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!.. anladım ki:

aşk naftalinlenmiyormuş meğer, eğer kanıtlanmıyorsa suçun!

BİR ORGAN NAKLİ GİBİ SEVMİŞTİM

Bir organ nakli gibi sevmiştim seni; 
Çürük gözlerine bağışlanan ellerim, 
Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim.. 
Darmadağın kadınların,darmadağın ettiği erkekler gibi 
Sevmiştim seni... 
Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması, 
Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması 
Aslında işin açıkçası; 
Rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi 
Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi 
Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi

Sevmiştim seni... 
Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi, 
Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi 
Ortalık yerde durup dururken 
Sevmiştim seni... 
Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı, 
Mızraklar kırıldı,kalkanlar delindi,ganimetler paylaşıldı. 
Kasaba meydanında birbirini dövmekten 
Yorulan iki kovboy gibi, 
Bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle, 
Kendisinden farklı, 
Kendisinden ayrı, 
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi, 
Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi, 
Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla 
Sevmiştim Seni...

Azılı Aşklar Şatosu

bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey hatıra değil aslında
kaynayan sular gibi bakardın ya bana
donan sular gibi gülerdin ya
bütün büyük sular korkutuyor şimdi beni

HİKAYE

anladık, uzakta bir parıltı var ve
lirler de kırık
hüzün ve ölüm eşittir hırs oluyor orada
metrelerce geceye sarkıtılıyoruz
eski birer iki ölü gibi
şakaklarda mor damarlar

BİR MANTIYI AĞLATTIN İŞTE

bir martıyı ağlattın iste
bir çocuk garanti intihar eder artık
kütür kütür küfrediyor gece imanıma
bir yaprak kırılıp suya düşüyor
su yaralanıyor su kanıyor şelale!

KÜÇÜK İSKENDER SÖZLERİ

"Çek bakışlarını gözlerimden, aşk bu şeytan doldurur.

Kalp bu ulan. Yok, öyle bir arkadaşa bakıp çıkmak.

Soğuk ve şekersiz çay gibisin, ne içimi ısıtıyorsun, ne ağzımda güzel tat bırakıyorsun, sadece uykumu kaçırıyorsun.

Bilirsin beceremem yaşamayı. Bir damla su olsam, gider rakıya damlarım.

Hatırlıyor musun bana armağan ettiğin ilk şarkıyı, ”ölünce sevemezsem seni” Ulan hayattayken bile sevmedin ki…

O kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.

Telefon rehberimdeki herkesi senin adınla kaydettim. Bütün gün beni arıyorsun, taklitler yapıp sesini değiştiriyorsun. Biliyorum, sen de özledin.

Bırak şimdi yanaklarımı dudaklarımı gücün yeterse yüreğimden öp beni.

Özne olmayı bırakıp zamir oldum, edat oldum, yüklem oldum. Ama senin gibi, aşk ile ihanet arasına bağlaç olmadım asla.

Sigarayı bile kıskanırdım; kalbine giden yollara uğradığı için…

Öyle bir yerin düşünü gördüm ki; insanlar, sabah uyandıklarında hâlâ hayatta olduklarını fark edip, günaydın demeden önce birbirlerini öpüyorlardı.

Duydum ki böbreğinde taş varmış sevgili. Kesin kalbinden düşmüştür.

Okeyde beklenen son taş gibisin. Biliyorum beklemekle gelmezsin. Zaten gelme çünkü sen gelirsen ben biterim.

Attığın tüm zarlar kaybettirdi bana. Hani sen benim düş-eşimdin.

Sigarayı bıraksam diyorum, tamamen sana başlasam. Sen daha çabuk bitirirsin işimi, böyle çok yavaş ölüyorum.

Ben seni çoktan affettim, sen sen sevdanı helal et.

Beni unut diyorsun ya; bu bana imkânsız geliyor. Çünkü seni unutmam için, hatırlamam gerekiyor."