İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ ile Özel Röportaj

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Kamubülteni'ne mülakat sistemi, suriyelilerin devlet memuru olma ihtimali, kamu kurumlarındaki fetullahçı terör örgütü üyelerinin temizliği kounlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ ile Özel Röportaj

İYİ PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ÜMİT ÖZDAĞ İLE ASKERİ PERSONEL ALIMLARINDAKİ MÜLAKAT SİSTEMİ, KAMU KURUMLARINDAKİ FETÖCÜLERİN TASFİYESİ, SURİYELİLERİN DEVLET MEMURU OLABİLECEĞİNE YÖNELİK İDDİALAR ÜZERİNE SÖYLEŞİ.

Soru: Sn. Ümit Özdağ, Son zamanlarda kamuya personel alımlarında mülakat sürecinde torpil olduğu iddiaları gerek AK Partili gerekse İYİ Parti, CHP, MHP ve diğer partilere gönül veren vatandaşlar tarafından sık sık dile getiriliyor, kamudaki en düşük maaşlı işler için dahi vatandaşların torpil arayışı içerisinde olduğu öne sürülüyor.Güvenlik ve istihbarat konusunda Türkiye'nin en değer verdiği isimlerden birisi olarak mülakatlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?

15 Temmuz öncesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde AKP hükümetinin desteğiyle çok güçlü bir FETÖ'cü yapılanma gerçekleştirilmişti. FETÖ'cü çeteler TSK'ya o kadar hakim oldular ki, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Karargahı, Türk Hava Kuvvetleri, Türk Deniz Kuvvetleri Karargahı FETÖ'cü çetelerin eline geçti. O gece darbeyi yapanların terfilerinin altında Cumhurbaşkanı ve Başbakanın imzaları vardı. 15 Temmuz'dan ders almayan Erdoğan ve AKP'nin 15 Temmuz'dan sonra da bir parti ordusu kurma çalışmalarını yoğunlaştırdığını görüyoruz.15 Temmuz'dan önce Harp okulundan FETÖ , FETÖ'cü olmayan yüzlerce harbiyelinin işkencelerle atılmasını sağlamıştı, ayrılmasını sağlamıştı. Tüm Cumhuriyet tarihi boyunca harbiyeden ayrılandan daha fazla genç harbiyeli kısa süre içerisinde ayrıldılar. Bunlar genellikle askeri liseden gelen , babaları ya da yakın akrabaları subay olan ve haklarıyla o sınavları kazanmış olan çocuklardı. Şimdi FETÖ'cü yapılanmanın yerine başka cemaatlerin örgütlenmesinin olduğuna dair ciddi şüpheler olduğu gözüküyor. Mülakatlarda bu süreçte önemli rol oynuyor.

MÜLAKATLARDA İPE SAPA GELMEZ SORULAR SORULUYOR

Bir genç babasını da tanıyorum 21. Yüzyıl Enstitüsü'nün sitesine tercümeler yapan bir arkadaşımız, babası 21. Yüzyıl Enstitüsüne tercüme yapıyor , muhalif siteye yazıyor diye genci mülakatta bıraktılar. Bunun dışında başka örnekleri de duyuyoruz, biliyoruz. Mülakatlarda sorulan soruların ipe sapa gelmeyen, Çanakkale Zaferi ile 15 Temmuz'u karşılaştıran, hangisi daha büyük hangisi gerçek zafer şekline meseleyi indirgeyen sorular olduğunu görüyoruz. Sivillerin baskınlık kazandığını görüyoruz, bunlar sivil değil aslında AKP militanları... Türkiye'nin milli bir orduya ihtiyacı var, parti ordusu Türkiye'yi savunamaz. Parti ordularının ülkeleri felakete sürüklediği, arkalarına milletin gücünü almadıkları için milli savunmada da başarısız olduklarını çevre coğrafyalarda yaşananlardan dolayı çok net görmesi lazımdı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetinin fakat görmedikleri anlaşılıyor.

Soru: Profesyonel askerliğe geçiş ile ilgili çeşitli açıklamalar geliyor.  Önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı'nın kamuoyuna bilgilendirme yapması bekleniyor. Profesyonel ordu ile ilgili düşünceleriniz neler?

Teknoloji geliştikçe silahlı kuvvetler içerisinde de bu teknolojiyi kullanma konusunda daha deneyimli kadroların sayısının artması, tarihin zamanın doğal bir gereği. Bu da ancak profesyonel kadrolarla olur. Ancak bu Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamının profesyonellerden oluşması anlamına gelmiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri , milli bir ordu olarak varlığını sürdürecekse, bu tüm Türk gençlerinin zamanı geldiğinde askere gitme ve askerlik vazifelerini yerine getirmeleri anlamına geliyor. Bundan dolayı ben bugünkü yapının düzeltilerek devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak tüm silahlı kuvvetlerin profesyonel olmasına da karşıyım.

Soru: Fetullahçı Teröristler kamu kurumlarından tasfiye edildi mi?

FETÖ bir terör örgütü olarak anılıyor fakat sadece öyle değil. FETÖ aynı zamanda bir casusluk örgütüdür. Bir casusluk örgütü olarak da FETÖ, Türk devlet yapısı içerisinde AKP'nin destek, teşvik, önünü açması sayesinde ne yazık ki olağanüstü etkin şekilde yapılanmış tüm kılcal damarlara kadar da sızmıştır. Küresel bir sürecin parçası, küresel bir yapılanmanın parçasıdır.  Bundan dolayı yıllardan beri daha AKP'den önce iktidarların aymazlığı sayesinde, AKP döneminde iktidarın işbirliği sayesinde böyle bir yapılanmayı gerçekleştirmiş olan FETÖ casusluk ve terör örgütünün tüm elemanlarının devletten tasfiye edildiğini söylemek mümkün değil. Hala sistem içerisinde varlıklarını sürdürüyorlar, varlıklarını korumaya devam ediyorlar. Bundan dolayı da FETÖ ile mücadele devlet kadrolarından tasfiye şeklinde çok etkili bir şekilde, uzun vadede sürdürülmelidir. Ancak AKP'nin FETÖ ile mücadelesi bir uzun vadeli stratejik plana, bir fikri temele dayanmamakta. FETÖ'ye adi bir kriminal örgüt muamelesi yapılarak Erdoğan'ın intikam politikası çerçevesinde sürdürülmektedir. Bundan ciddi bir sonuç almak mümkün değildir. Karşımızdaki örgütün fikri yapını ortaya koyup bu fikri yapıyı tasfiye etmeden terörle ve casuslukla mücadele etmek mümkün değildir. Bu Emniyet Genel Müdürlüğü'nün işi değildir, Bu MİT ya da Genelkurmay Başkanlığı'nın da işi değildir. Bu mücadele Diyanet İşleri Başkanlığı'nın işidir. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı bu işi yapmaktan çok çok uzaktır. Zaten mevcut Diyanet İşleri Başkanı'nın da FETÖ ile geçmişteki yakınlığı onun değişik platformunda hizmet sunan işleri yerine getirmiş olması, Diyanet işleri başkanının FETÖ ile etkin mücadelesini engelleyici bir husustur. Diyanet İşleri Başkanı kalkıp da 'Ya ben o zaman onların terör örgütü olduğunu bilmiyordum, casusluk örgütü olduğunu bilmiyordum' diyemez.

"DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NIN FETÖYÜ TANIMAMIŞIM DEME ŞANSI YOKTUR"

Eğer devletin tüm servisleri 2003'den 2007'e kadar yani FETÖ - CİA - AKP ortak saldırısı başlayana kadar yani Ergenekon süreci başlayana kadar, devletin önüne FETÖ'nün ne tür bir yapılanma olduğuna dair bilgi ve belgelerin konulduğuna göre Türkiye'de profesörlüğe yükselmiş ve ilahiyat alanında profesörlüğe yükselmiş bir kişinin ben FETÖ'yü tanımamışım deme şansı yoktur, eğer tanımamışım diyorsa Diyanet İşleri Başkanlığı'da yapmasın.

Soru: "Suriyeliler KPSS'siz Devlet Memuru Oluyor" şeklinde zaman zaman sosyal medyada çeşitli paylaşımlar yapılıyor. Suriyeliler devlet memuru olabilir mi?

AKP sadece şu ana kadar verildiği söylenen 78 bin Suriyeliye değil tüm Suriyelilere vatandaşlık vermeyi hedeflemektedir. Ama bu arada da Türk milleti Suriyelilere karşı tepki gösterdiği için, onlara vatandaşlık verilmesine tepki gösterdiği için AKP tarafından uyutulmakta. Zaman zaman 'Zaten geri dönecekler' şeklinde hükümet tarafından yalanlar söylenmektedir. Asıl amaç Suriyelilerin Türkiye'de kalması ve onlara vatandaşlık verilmesidir. Bu Türkiye için büyük bir felaket anlamına gelecektir. Suriyeliler Türk toplumuna asla entegre olmayacaktır. Suriye ulus devleti içerisinde güçlü bir arap bilinci kazanmış olanlar, kendilerini arap oluşlarından dolayı üstün olarak gören kitlelerin Türk toplumuna entegre olması mümkün değildir. Erdoğan Suriyelilerin neden Türkiye'de kalmasını istiyor? Bunun bir tek amacı var milli bilincin ve kimliğin yerine ümmet bilinci kurabilmek için milli dokuyu getirilen suriyelilerle dönüştürmek ve yeni bir sosyolojik gerçek yaratmaktır. Bu sosyolojik gerçeğin üzerine de "Artık bu kadar suriyeli var burada Türk milletinden bahsetmeyelim gelin buna İslam ümmeti diyelim" şeklinde bir zemin oluşturma hedefindeler. Bu sosyolojik kimlik üzerine yeni siyasal gerçekler hedeflenmektedir. İkinci hedef ise bu Suriyelileri bir oy potansiyeli olarak görüp rejimi sürekli hale getirmektir. Hal böyleyken vatandaşlarımız Suriye politikası karşında tavır almazsa, yarın Suriyelilere vatandaşlık verildiğinde 'Ya bunlara neden vatandaşlık veriliyor' şeklinde bir itirazda bulunmaları mümkün değildir. Vatandaşlığı aldıktan itibaren suriyeliler,  Türk vatandaşlarına tanınan diğer haklarından istifade etmek üzere harekete geçebilir, devlet memuru da olabilirler.