İYİ Parti Bursa Milletvekili'nden 'Bedelli Askerlik Ücreti' ve 'Eğitim Süresi' Tepkisi

İYİ Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, TBMM Genel Kurulu'nda görüşmeleri devam eden 'Askeralma Kanunu Teklifi' üzerine partisi adına söz aldı.

İYİ Parti Bursa Milletvekili'nden 'Bedelli Askerlik Ücreti' ve 'Eğitim Süresi' Tepkisi

İYİ Parti Bursa Milletvekili'nden 'Bedelli Askerlik Ücreti' ve 'Eğitim Süresi' Tepkisi

İYİ Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, TBMM Genel Kurulu'nda görüşmeleri devam eden 'Askeralma Kanunu Teklifi' üzerine partisi adına söz aldı. 

BEDELLİ ASKERLİK ÜCRETİNİ ÖDEYEMEYENLER NE OLACAK?

Kamuoyunca 'Yeni Askerlik Sistemi' olarak bilinen 'Askeralma Kanunu Teklifi' içerisinde yer alan 6 aylık askerlik süreis ve bedelli askerlik meselelerine değinen Erozan, "Bir defa, bu ödenecek 31 bin liradan kaynaklanan sebeplerle analar babalar… Şehit olmak tabii ki bir gurur vesilesi olabilir "Vatan sağ olsun." diyebilirsiniz ama pek çok ana baba bu 31 bin lirayı evladını korumak için âdeta bir sigorta poliçesi alırcasına ödeyecek, askerden koruyacak âdeta, çatışmaya giden bir ortamdan korumaya çalışacak. Bunun sonucu ne olacak? Maalesef ordu fakir fukara ordusu hâline gelecek. Yani bu parayı ödeyemeyenler askerlik yapacaklar, ne kadar kısa olsa dahi yapacaklar ve ordumuz paralı askerler değil parasız askerler ordusu hâline gelecek." ifadelerini kullandı.

ASKERLİK SÜRESİNİN KISALTILMASI

Askerlik sürelerinin kısaltıldığı müddetçe, eğitim ya da ulus bilincini şekillendirme yeteneğinin de zaman içerisinde kaybedilmesiyle karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulunan Bursa Milletvekili, "Bunu niye söylüyorum? Bu kanunun sonucu, ister istemez birtakım FETÖ yöntemlerini düşündürmektedir, altını 2 defa çiziyorum, bazı FETÖ yöntemlerini düşündürmektedir. Niyetiniz bu olmayabilir ama sonucu buraya gidecek. Ne demek istiyorum? FETÖ'nün yurt dışında okulları vardı biliyorsunuz, orada okuyan öğrenciler var, bir de o çocukları eğiten öğretmenler var; o öğretmenlerin büyük bir kısmı eğitim fakültelerinden çıkmış, yeni mezun olmuş genç eğitmenlerdir. Bu genç eğitmenler askere gitmezler. Garip geliyor, değil mi? Askere gitmezler, götürülmezler. Nasıl götürülmezler? Çünkü FETÖ kendi evlatlarını korur, kendi evlatlarına Atatürkçü, laik, vatanperver bir format atılmasının önüne geçer. Nasıl geçer? Bu yasayı siz çıkardınız. Yurt dışındaki FETÖ okullarında eğitmen, öğretmen olarak çalışanlar yurt dışında çalışan işçi statüsündedir ve bir ayda kurtarırlar. Dolayısıyla o FETÖ zihniyetini bugüne başka türlü taşırsanız, karşınızda "Acaba?" sorusunu gündeme getirecek bir tabloyla karşı karşıya geliriz. Bunun da ötesinde, bunun birtakım ekonomik sonuçları var tabii ki. Normalde on iki ile on sekiz ay arasında olan askerlik süresini siz kalkıp altı aya, bazıları açısından bir aya getirirseniz işsizler ordusuna yeni neferler kaydedersiniz. Normal bir askerlik süresinin bir baraj etkisi vardır. Siz, bu normal askerlik süresini kaldırırsanız, o ordunun baraj etkisi kalktığından, iş imkânı da yaratamayacağınız için, önümüzdeki dönemde pek çok insan Türk Silahlı Kuvvetlerinin değil, işsizler ordusunun mensubu olacaklardır. Siz "Geçti artık, bizim 70 sente muhtaç olduğumuz günler geride kaldı." diyebilirsiniz ama ben üzülerek söylüyorum: Evet, 70 sente muhtaç olduğumuz günler geride kaldı ama önümüzde 50 sente muhtaç olacağımız günler var." dedi. 

"DİPLOMASİ BİTTİĞİ ZAMAN SAVAŞA KAPIYI ARALARSINIZ"

Konuşmanın sonunda dış politikaya ilişkin de çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Bursa Milletvekili Erozan, 'Diplomasinin bittiği yerde savaşa kapıyı aralarsınız' dedi. Bursa Milletvekili, Diplomaside en önemli güçlerden birinin silahlı kuvvetler olduğunu, savaş sürdürme ve savaş konusunda caydırma meselelerinin ele alınması gerektiğine dikkat çekerken, şu ifadeleri kullandı: 

1998 senesinde o dönemin Cumhurbaşkanı değil, Başbakanı değil, Millî Savunma Bakanı değil, Genelkurmay Başkanı değil, Kara Kuvvetleri Komutanının bir ifadesiyle teröristbaşı Apo Suriye'yi terk etti. Şimdi ne yapıyoruz? Her düzeyde "Bir gece ansızın gelebiliriz." diyoruz; kimse kulak asmıyor bize, herkes kendi düzeninde -demiyorlarsa dahi, mesaj o- âdeta "Kolaysa gel." diyor. Şimdi, bu, sadece bir ordunun caydırma vasfı, sadece elindeki tank tüfek sayısıyla sınırlı ve anlamlı değildir, aynı zamanda niyet önemlidir. Siz o niyeti ortaya koyamıyorsanız veya o niyeti gösteremiyorsanız, ordunuz istediği kadar büyük ve yetenekli olsun, siyasi anlamda bunun sonuçlarına karşı tarafı ikna edip caydıramıyorsanız anlamı yoktur. Şimdi, o yetenekten de yoksun olacağımız kanısındayım ben orta vadede. Dolayısıyla o caydırıcılık vasfı 2 defa zedelenmiş olacak.Ha, bu caydırma vasfını biz bugün yaşıyoruz; S400'de de yaşıyoruz, İdlib'te deyaşıyoruz veyahut Doğu Akdeniz'de de yaşıyoruz. Biraz evvel arkadaşlarımız dediler ki: "Araştırma ve sondaj gemilerimiz yola çıktı." Orada da bir zafiyetimiz var. Gemileri aldık. Kimdir geminin personeli? "Tutuklama emri çıkaracağız." diyor Avrupalılar. Kimi tutuklayacaklar? Türkleri değil, geminin personeli Hırvat, Hırvat. Gemileri almışsınız, o gemileri işletecek elemanınız yok. Hiçbir gazetede duymadınız bunu daha. Onun için, telaş içinde Avrupalılar, Hırvatlar tutuklanacak bir yerde diye.

"İdlib'te sinek uçsa haberimiz olur." diyordunuz. İdlib'te ne oldu? 35 tane havan mermisi atıldı, çıktınız, "Şam rejimi bizi bombalıyor." dediniz. Yarım saat sonra Ruslar çıktı, dedi ki: "Hayır, Şam rejimi bombalamıyor, El Nusra bombalıyor." Bunun üzerine yaptığınız "Ağabey, bizi vuruyorlar." Ruslar girip müdahale ettiler. Demek ki siz kendi görev alanınız olarak tanımlanan coğrafyada dahi bu yeteneklerinizi yitirmiş vaziyettesiniz.