Fahretin Yokuş, Diyanet Personelinin Sorunlarını TBMM Gündemine Taşıdı

İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, 1-7 Ekim tarihleri arasında icraa edilen Camiler ve Din görevliler haftası münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görevli personelin sorunlarını TBMM gündemine taşıdı. Diyanete İŞKUR üzerinden hizmetli kadrosundan imam atandığını söyleyen Yokuş, 4 bin 900 personelin kadro beklediğini, asgari ücretle imamlık yaptırıldığını söyledi.

Fahretin Yokuş, Diyanet Personelinin Sorunlarını TBMM Gündemine Taşıdı

İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, 1-7 Ekim tarihleri arasında icraa edilen Camiler ve Din görevliler haftası münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görevli personelin sorunlarını TBMM gündemine taşıdı. Diyanete İŞKUR üzerinden hizmetli kadrosundan imam atandığını söyleyen Yokuş, 4 bin 900 personelin kadro beklediğini, asgari ücretle imamlık yaptırıldığını söyledi.

Fahrettin Yokuş'un TBMM Konuşması:

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi grubum ve şahsım adına saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.

Malumunuz, geçtiğimiz hafta, 1-7 Ekim tarihleri arası Camiler ve Din Görevlileri Haftamızdı. Bu haftamız münasebetiyle Türkiye'mizin dört bir yanında müftülüklerimiz, Diyanet İşleri Başkanlığımız çeşitli etkinlikler gerçekleştirdiler. Bu etkinlerin teması bu yıl "Cami ve Hayat" olarak işlendi. Ancak bir itirafta bulunmam gerekirse, 1986 yılından beri bu hafta kutlanmakta, adında hem cami kelimesi hem de çalışanlar, din görevlileri olmasına rağmen din görevlilerinin sorunları bu haftada maalesef hiç tartışılmamakta, konuşulmamaktadır. İşte, bu eksikliği gidermek adına söz almış bulunmaktayım.

Malumunuz, 2010 yılında Diyanet İşleri Başkanlığımız 6002 sayılı Kanun'la devasa bir kurum hâline getirildi; 1 başkan, 5 başkan yardımcısı, 8 genel müdür, 37 daire başkanlığından oluştu ve yine, çalışan sayımız 120 bini aştı. Bu çalışanların 100 bine yakını kadrolu, 21 biniyse 4/B'li ya da diğer sözleşmeli personelden oluşuyor. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu güçlü yapısına rağmen, hepimiz biliyoruz ki, hâlen yaklaşık 6 bin civarında camimizin imamı yok ve daha acısı, 1 Mart-31 Ağustos tarihleri arasında, imam açığı bulunan camilerimize İŞKUR kanalıyla hizmetli kadrosundan imam atadık altı aylık süreyle. Sürekli olması gereken din hizmetlerimiz altı aylık periyotlara maalesef getirildi. Ve sonra ne oldu? Yine, İŞKUR kararıyla 2017 yılında 4.900 civarında personel alındı ve şimdi bu personel hâlen kadroya geçirilmiyor, asgari ücretle çalıştırılıyor.

Şimdi, Diyanet İşleri Başkanlığında kadrolu çalışan imam, müezzin, kadrosuz çalışan, aynı görevi yapan İŞKUR üzerinden gelmiş sözleşmeli asgari ücretli çalışan. Allah aşkına, bu nasıl iş! Bu adaletsiz, bu haksız, hukuksuz uygulamanın Diyanet İşleri Başkanlığında olması gerçekten yüreklerimizi yakıyor. Adaletin, hakkın, hukukun en yoğun gözetilmesi gereken bu kurumda maalesef bunlar yaşanıyor. Sadece bunlar mı? Orada bir paralel sendikal yapılaşma olmuş, müftüler üzerinde baskı yapıyor ve atamalar, yer değiştirmeler ne yazıktır ki bu anlayış içerisinde, ayrımcılık içinde yapılmaya devam ediyor ve daha kötüsü, artık camilerimize ibadete gelen sayısı gittikçe azalıyor. Türkiye'nin nüfusu artıyor, muhafazakâr bir iktidarımız var sözde, cami cemaati azalıyor. Ha, bunu sadece ben söylemiyorum, geçen yılki Camiler Haftasında Sayın Cumhurbaşkanımız da itiraf ettiler. Acaba neden? Nedeni şu: Siyaseti camilerin içine sokarsanız… Pek çok cemaatin hutbelerde konuşan hocalara itiraz edip Cuma namazını terk ettiğini ben de yaşadım, içinizde yaşayanlar da olmuştur. Onun için, diyoruz ki: Gelin, Diyanet İşleri Başkanlığımızı siyasetten ayıralım. Diyoruz ki: Gelin, fırsattan istifade Diyanet çalışanlarının sorunlarını çözelim. Bugün, Diyanet çalışanları mutlu değil, huzurlu değil çünkü Diyanette adalet yok, Diyanette hakça bir yönetim yok. Diyanet kendi personeline sahip çıkmıyor. O kadar çok sorunu var ki Diyanet çalışanlarının, hani vadettiğiniz 3600'lerden tutunuz da pek çok hususa kadar. Keşke zaman olsaydı da burada, ben size Diyanet çalışanlarının tüm sorunlarını anlatabilseydim.

Sayın Başkanım son bir dakika izin verirse camilerimizin durumunu da anlatmak isterim.

Camilerimiz, malum hayırsever yurttaşlarımız kanalıyla, dernekler kanalıyla -bir de toplu konut yapılan yerlerimize Toplu Konut İdaresi ya da büyük şirketlerin yaptığı yerlerde- camiler yapılmaktadır. Fakat şöyle Türkiye'ye bir bakın Allah aşkına, hiç camilerimizin yapı planı noktasında bir düzeni var mı? Neden biz düzenli camiler yapamıyoruz? Neden derme çatma camilerimiz var bizim farklı farklı? Neden tek proje üzerinde yapamıyoruz? Diyanete de sesleniyorum, belediyelere de: Gelin, şehir planları doğrultusunda camilerimizi mükemmel bir görüntüye ulaştıralım, tek tip camiler yapalım görüntüsüyle, şekliyle Türk mimarisine uygun şekilde yapalım, yaptıralım, bunlar çok zor değil. On yedi yıldır iktidardasınız, bunları hiç düşünmediniz. Çarpık kentleşme nasıl gidiyorsa… Çarpık cami kentleşmesi camiler de, 90 bin cami de Türkiye'nin dört bir yanına dağılmış durumda.

Hiç apartman altı, mescit, cami olur mu Allah aşkına? Hiç etrafında dükkânlarla bezenmiş cami olur mu?

 Bunları düzeltmek için ben buradan bir çağrı yapayım, inşallah bu çağrıma iktidar tarafı cevap verir, ses verir, vermezseniz anlatmaya devam ederiz.